GUE/NGL

Geçen Eylül’de yapılan seçimlerde, seçmenler SYRIZA’nın iki eksene dayanan yeni siyasi programını kabul etti:

GUE/NGL Milletvekillerinin Diyarbakır’ın Sur İlçesine Girmelerine İzin Verilmedi

GUE/NGL heyeti, Türkiye ziyaretine dair raporunu Strazburg’da 8 Mart günü saat 17.30’da açıklayacak.

GUE/NGL

Cizre sakinlerine yönelik ölümcül saldırıları en güçlü şekilde kınıyoruz.

30 Aralık 2014 Salı

PCF: "Yunanistan: Yeni bir çağ yakında"

Baskılara rağmen Yunan parlamentosu, Cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidardaki koalisyonun adayı olan Dimas’ı seçmeyi üçüncü defa reddetti. Bu sert tasarruf önlemlerine karşı bir zafer ve Yeni Demokrasi ve PASOK için de tamamen hak edilmiş bir ceza oldu. Yeni parlamento için seçimler 25 Ocak’ta yapılacak.

Yunan halkı ve Avrupa için yeni bir çağ yakında. Sosyal aciliyetlere yanıt verecek ve ülkeye dair öneriler geliştiren SYRIZA, tüm anketlerde önde görünüyor. Heyecanla diliyorum ki SYRIZA’nın zaferi sadece umudu değil aynı zamanda zor durumdaki tüm Avrupalılar için ortak bir çözüm ve ilerleme için de bir başlangıcı getirir. Avrupa’daki krizden çıkabilmenin yolu Avrupa solundan geçiyor.

29 Aralık 2014 Pazartesi

SYRIZA'nın Selanik Programı (15 Eylül 2014)

SYRIZA HÜKUMETİ NE YAPACAK 

Alexis Tsipras’ın 15 Eylül 2014’te, Selanik’te açıkladığı Program 

MÜZAKERENİN ÇERÇEVESİ 

Aşağıdaki amaçlar için derhal parlamenter seçim ve güçlü bir müzakere vekâleti talep ediyoruz: 
  • “Avrupa Borç Konferansı” çerçevesinde kamu borcunun sürdürülebilir olması için nominal değeri üzerinden büyük bir kısmının silinmesi. 1953’te Almanya için yapılmıştı. Güney Avrupa ve Yunanistan için de yapılabilir.
  • Borcun kalan kısmının geri ödemesinin bütçe fazlasıyla değil de büyümeyle finanse edilebilmesi için “büyüme şartının” getirilmesi.
  • Kaynakların büyüme için kullanılabilmesi amacıyla borç ödemede ciddi bir öteleme süresi verilmesi.
  • Kamu yatırımlarının İstikrar ve Büyüme Paktı kısıtlamalarından muaf tutulması.
  • Kamu yatırımları için Avrupa Yatırım Bankası’nın kaynak sağlayacağı yeni bir “Avrupa Anlaşması” yapılması.
  • Avrupa Merkez Bankası’nın, devlet tahvillerinin doğrudan satın alınması yoluyla parasal genişleme sağlaması.
  • Son olarak bir kere daha Nazi işgalcilerinin Yunanistan Merkez Bankası’ndan zorla aldığı krediler konusunun bizim için kapanmadığını açıklıyoruz. Ortaklarımız bunu biliyor. İktidarımızın ilk günlerinden itibaren ülkenin resmi görüşü olacak. 

16 Aralık 2014 Salı

GUE/NGL: Türkiye'de Basın Özgürlüğü Saldırı Altında

Türk yetkililerin 32 gazeteciyi tutuklayarak basın özgürlüğüne saldırmasını kınıyoruz.

AB üyesi olmak için uğraşan bir ülkenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Fethullah Gülen arasında gelişen politik çatışma nedeniyle kitlesel bir şekilde basın emekçilerini tutuklaması kabul edilemez.

27 Kasım 2014 Perşembe

Syriza’nın Amacı Bizim Amacımızdır

Bir sonraki Yunanistan seçimlerinde yaşanabilecek bir Syriza zaferi, kıtamızda köklü bir sosyal ve politik değişimin ilk adımı olabileceği için tüm Avrupa ülkelerindeki sosyal hareketler, sendikalar ve politik güçlerin ilgi odağında yer almalı.

Bu nedenle biz, Yunanistan halkının ve Avrupa’daki diğer tüm halkların, sıkı tasarruf önlemlerinden kurtulma ve kendi geleceklerini demokratik bir şekilde ve herhangi bir dış baskı olmadan seçme hakkını koşulsuz savunuyoruz.

Syriza’nın, Yunanistan halkının acil ihtiyaçlarıyla uyumlu ve yeni sol hükumetin iktidara geldiğinde ilk iş olarak iptal edeceği Memorandumun yerini alacak Üretken Bir Yeniden İnşa Programı’nı bütünüyle destekliyoruz.

21 Ekim 2014 Salı

Kürt Sorunu ve KP'ler, KP'lerimiz...

Biliyorsunuz Türkiye'de, komünistlerin komünisti, en pür-i pakı, işçi sınıfının aklı olduğunu iddia eden bir parti vardı: TKP, yani Türkiye Komünist Partisi.

Geçtiğimiz aylarda bu parti, pek de alışık olmadığımız bir şekilde, gürültü patırtı çıkarmadan ortadan ikiye bölündü. Takip edebildiğimiz kadarıyla bu bölünmede başka konuların yanı sıra Kürt sorununa yaklaşımdaki farklılıkların da etkili olduğu söylendi, yazıldı.

Kürt sorununu en önemli sorunlar arasında gören sosyalistler, bu ayrışmanın hayırlı sonuçlara yol açacağına inandı. Çünkü sosyalist olmak umutlu olmayı, umutlu olmak da bunu gerektirir.

9 Ekim 2014 Perşembe

Kızıl-Yeşil İttifak: Kobanê'ye Yardım Et!

Kızıl-Yeşil İttifak, bugün Dışişleri Bakanı Lidegaard'la IŞİD saldırısı altındaki Kobanê kentiyle ilgili görüştü.

Görüşmede, İttifak sözcüsü Nicholas Villumsen, Dışişleri Bakanı'ndan, Kobanê'de IŞİD'le cesurca savaşanların yardım ve silah alabilmesi için sınırı açması konusunda baskı yapmasını istedi ve "Kobanê'deki durum şu anda çok ciddi. Eğer Kürt güçleri silah ve cephane elde edemezse katliam riski büyük" dedi.

Rifondazione: Kobanê'de Kürt Katliamını Engellemek için Şimdi Harekete Geç!

İD (İslam Devleti) terör örgütü ne yazık ki Batı Kürdistan'ın (Kuzey Suriye) Kobanê kentinde ilerliyor. Bazı mahallelerine girdi bile.

Kürt halk savunma güçleri YPG/YPJ, az sayıda silahla ve İD'in Irak ordusundan ele geçirdiği ağır silahlara karşı herhangi bir destek almadan, şehri ve sivilleri İD saldırılarına karşı kahramanca savunuyorlar.

Kobanê'deki binlerce sivil katliam tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. Türkiye sınırındaki binlerce sivil de yine düzenli olarak İD saldırılarına maruz kalıyor. Boğaz kesen İD'liler sınırdan rahatsız edilmeden geçerek silah ve tıbbi yardıma ulaşırken Suriye'deki Kürt kardeşlerine yardım etmek için sınıra koşarak insan zincirleri oluşturan Kuzey'deki (Türkiye) Kürtler, Türkiye ordusunun gaz ve coplu saldırısıyla bastırıldı.

7 Ekim 2014 Salı

GUE/NGL: Kobanê’yle Dayanışma

Bu sabah bir grup Kürt gösterici, İslam Devleti’nin (İD) Suriye-Türkiye sınırındaki Kobanê’ye yaklaşırken Kürdistan’da devam eden şiddete dikkat çekmek için Avrupa Parlamentosu’na girdi.

GUE/NGL Başkanı Gabi Zimmer, göstericilerle Parlamento için görüşmeye

25 Eylül 2014 Perşembe

İslamcı Barbarlığa Karşı Suriye Kürtleriyle Dayanışma

İslam Devleti (İD), Kobanê'ye (Suriye Kürdistanı'nda) büyük bir saldırı başlattı. Şehir, 60 köyün boşaltılması ve 100.000 Kürdün Türkiye'ye göç etmesinden bu yana kuşatma altında. İD, Irak'tan elde ettiği çok sayıda silaha sahip ve Türkiye tarafından destekleniyor. Kobanê'de, Êzidîlerin yaşadığına benzer bir katliamın yaşanma tehlikesi var. Türkiye, sınırda birkaç noktayı açmasına rağmen sığınmacıların geçişine engel çıkarıyor ve DBP'li belediyelerin topladığı insani yardımların ulaştırılmasını engelliyor.

4 Eylül 2014 Perşembe

Kirlenmek Güzeldir...

Türkiye'nin batısındaki bazı solcularda sınıfa kaçış var. Tabii o da lafta, yoksa fiiliyatta durumlarında bir değişiklik yok.

Hanımefendiler, beyefendiler; ne kadar çok "sınıf", "işçi" dersem o kadar çok marksist olurum diye bir şey yok. Marksizm bu değil (En azından bu yüz yılda değil). Hele bir devrim olsun, diğer sorunları sonra ele alırız da safkan devrimcilik değil. Siz, insanların dertlerine, kaygılarına, taleplerine gözlerinizi kısarak bakıyorsunuz diye o dertler, kaygılar, talepler önemsizleşmiyor.

Evet, işçiysen eziliyorsun, matematiksel olarak da ispatlı bir şekilde sömürülüyorsun. Ama Aleviysen artı bir daha eziliyorsun, Kürtsen artı bir daha eziliyorsun, kadınsan artı bir daha eziliyorsun, LGBTİ'ysen ezim ezim eziliyorsun.

18 Temmuz 2014 Cuma

GUE/NGL: İsrail'in Askeri Saldırısına Hayır!

GUE/NGL'li milletvekilleri, yarın Parlamento'da oylanacak Ortak Açıklama öncesinde bugün yaptıkları toplantıda İsrail ve Filistin arasında artan şiddeti görüştü.

İrlandalı milletvekili Martina Anderson: "Gazze bir kere daha kriz noktasında ve dünya çapında milyonlar bu korkunç katliam karşısında Gazze halkıyla dayanışma gösteriyor.

Ortak açıklama, İsrail'i eleştirmekten kaçınmak için korkunç saldırıyı etkisizleştirmeyi amaçlayan berbat bir girişim ve çatışmanın sonuçlarını görmezden geliyor. EPP (Avrupa Halk Partisi) ve S&D (Sosyalistler ve Demokratlar) bu rahat ortaklaşması utanç verici.

BM, İsrail eylemlerinin uluslararası hukuku ihlal ettiğini kabul etmeli. Uzun süredir BM ve daha geniş uluslararası topluluk Gazze kuşatmasını, apartheid duvarının inşasını, yol kontrollerinin kurulmasını ve ırklara göre ayrılmış otobüs uygulamasını izledi.

İsrail'in, yerleşim inşa etmek için binlerce Filistin evini yıktığını ve binlerce Filistinli aileyi topraklarından sürdüğüne tanık olduk. Bütün bunlar 1993 Oslo anlaşmasının ihlali anlamına geliyor"

ASP: Ukrayna'da Daha Fazla Savaşa Hayır, Daha Fazla Faşizme Hayır

Çatışmanın tüm taraflarına silahlı operasyonlara son vermeleri ve durumun daha da kötüleştirmekten kaçınmaları çağrısında bulunuyoruz. Ordu güçleri ve silahlı militanların baskısına karşıyız. Çatışma, müzakere ve referandum gibi politik demokratik araçlarla çözülmelidir.

Ukrayna krizindeki esas etkenin bütün büyük güçlerin içinde bulunduğu emperyal yaklaşım olduğunu düşünüyoruz: ABD, NATO ve AB'nin kasıtlı olarak yaptığı kışkırtıcı ve savaşçı hareketlerinin yanı sıra Rusya tarafından atılan saldırgan adımlar. Bu Soğuk Savaş, hatta I. Dünya Savaşı'nın çıkışını hatırlatan tehlikeli bir durumun hemen yanı başımızda oluşması demek. Komünist Parti, sol güçler ve diğer demokratik politik güçlerin baskı altına alınmasına karşıyız. Tüm politik tutukluluların ve rehin alınanların bırakılmasını talep ediyoruz.

6 Haziran 2014 Cuma

Ukrayna Seçim Sonuçları

Sandık çıkışı anketler ve ilk sonuçlar, 25 Mayıs’ta yapılan Ukrayna başkanlık seçimlerinde Petro Poroshenko için kesin bir zaferi gösterdi. Ülkedeki en zengin insanlardan biri olan Poroshenko, liberal ekonomik programıyla, seçim bölgelerinin %64’ünden gelen sonuçlara göre %54’le kazanıyor. Esas rakibi Yulia Tymoshenko %13’le çok geride kaldı. Üçüncü sırayı kesinlikle popülist politik palyaço olarak tarif edilmesi gereken Oleh Lyashko aldı. “Güneydoğu Ukrayna”yı temsil ettiği söylenebilecek adaylar Serhiy Tyhipko, Mykhailo Dobkin veya Petro Symonenko çok çok az desteğe sahipler.

Poroshenko’nun bu kadar yüksek oy alması her şeyden önce beklenmedik bir şeydi. En yüksek seçmen desteğini alarak Maidan ayaklanmasının en büyük kazananı olarak ortaya çıktı. Güçlü rakibi Vitalii Klitchko’nun lehine çekilmesinden sonra Poroshenko’ya destek fırladı. Klitchko, Kiev belediye başkanlığı seçimlerine girdi ve sandık çıkışı anketlere göre %57 destekle kazanıyor.

20 Mayıs 2014 Salı

Yunanistan’da Bölgesel Seçimler: SYRIZA İçin Yeni Bir İlerleme, Avrupa Solu İçin Bir Umut

Eğer iktidardaki koalisyon güçleri, bölgelerdeki duruşlarını değiştirmezlerse, Yunanistan’da yerel seçimlerin ilk turunun sonuçları SYRIZA’nın ülke çapında önemli bir ilerleme gerçekleştirdiğini gösteriyor. SYRIZA beş bölgede ikinci turda yer alacak ve ülkede nüfusun en yoğun olduğu bölge olan Attika’da dostumuz Rena Douru’nun listesi önde. Atina’da, SYRIZA adayı, görevdeki başkanın hemen ardında ve ikinci turdaki savaşa güvenle katılıyor.

3 Mayıs 2014 Cumartesi

BEÖV'de Yaşananların Ele Alınış Biçimine Bir Başka Tepki: İstifa...

Siyasi Haber'de çıkan Berkin Elvan Öğrenci Evi olayının arka yüzü yazısına gelen itirazın dışında, bir de olup bitenlerin gerektiği gibi değerlendirilmediğini düşünen Berfîn arkadaşımızın, meseleyle ilgili yaşadığı süreçten ötürü 27.04.2014 tarihinde SYKP'deki MYK üyeliği görevinden ve parti üyeliğinden istifa ettiğine dair yazısını aşağıda bulabilirsiniz. Aynı zamanda yaşananların ele alınış biçiminden duyduğu rahatsızlığı anlattığı ve yine sanal ortamlarda konuşulan bu istifa metninin de okunması iyi olur diye düşünüyorum:

Siyasi Haber'de Çıkan "İbra Yazısına" İtiraz Var...

Bir süredir sanal ortamlarda konuşulan, SYKP ve dolayısıyla HDP'li gençlerin, hırsızlık yaptıklarını söyledikleri çocukları " döverek cezalandırmaları" olayı üzerine önce olayda adı geçenlerden Ahmet Saymadi "Yaptık ama niye yaptık hele bir sor" içerikli bir yazı yazdı "Bir hata ve bir linç hikayesi!", sonra Siyasi Haber sitesinde "Berkin Elvan Öğrenci Evi olayının arka yüzü" diye "cezalandırma" mağduru çocukların kendilerini "cezalandıranlarla" nasıl "yüzleştirildiklerinin" anlatıldığı bir yazı yayınlandı. Bu ikinci yazıya bakılırsa çocukları dövmek yetmemiş, bir de kendilerini dövenlerin karşısına oturtulup bir "ibra belgesi" alınmaya çalışılmış.

İşte bu Siyasi Haber'deki ikinci yazıya dair, HDK-P MYK üyesi Levent'in getirmiş olduğu bir itiraz, e-mail adreslerini ve gruplarını dolana dolana bana dek geldi. Okunması gerektiğini düşündüğüm için aşağıya ekledim, buyurun:

21 Nisan 2014 Pazartesi

HDP: Tek Bir Adamın İsteği mi?

Murat Aksoy, aslında hatırı sayılır sayıda insanın olmasını istediği bir şeyi yazıyor. Özetlemek gerekirse: Bu kadar laf ettim, umarım HDP başarısız olur (1)

HDP başarılı olur mu olmaz mı hep beraber göreceğiz, bugünden bir şey söylemek güç. Her birimizin buna dair bir düşüncesi var ve elbette HDP şu yüzden başarılı olacak, bu yüzden başarılı olmayacak diye görüşlerimizi dile getiriyoruz. Fakat bu yazıda:

19 Nisan 2014 Cumartesi

(Bağzı) Kürtler İçin Özetle: Neden HDP?

HDP'ye yönelik olarak bazı Kürtler'den gelen eleştiriler oldu: BDP varken HDP'ye ne gerek var, Türkiye'nin demokratikleşmesi için niye biz uğraşalım veya biz BDP'ye Kürtleri temsil etsin diye oy verdik, solculuk, demokratlık vs. yapsın diye değil gibi... Bu tür karşı çıkışların duygusal tepkiler olduğunu ve gerçeklikle uyuşmadığını düşünüyorum.

Biraz sayı ve istatistik vererek başlayayım:

8 Nisan 2014 Salı

BDP İyi Ama HDP Kötü

Türkiye’nin batısındaki solcuların/sosyalistlerin bir kısmında (Türk solu gibi lanetlenmiş bir tabiri kullanmamak için epey dolambaçlı bir yol seçtim sanırım), bir süredir kısmen “BDP iyi ama çevresi kötü” anlamına gelebilecek bir HDP eleştirisi mevcut. BDP’nin türlü çeşit hatalarını hoş görmek konusunda epey bonkör olan bu arkadaşlar, mevzu HDP olunca çok daha keskin, sekter ve irrasyonel tepkiler veriyorlar. Bunun pek çok sebebi olmakla birlikte en önemlilerinden iki tanesi bence şunlar:

1) BDP’nin ezilen bir ulusun parlamenter temsilcisi olması ve bu nedenle Kürt illeriyle sınırlı olmakla birlikte hataları olsa dahi enternasyonalist dayanışmaya tabii tutulması,

2) HDP’nin, dolambaçlı tabirle ifade etmek istediğim çevrelerin, kendilerinin işaretli bölgesi olarak gördüğü Türkiye’nin batısında kendine alan açmaya çalışarak “özel mülklerinde” çadır kurma girişimine tepki göstermeleri.

23 Mart 2014 Pazar

Tatava Yapıyorum Öyleyse Varım!

Bu seçimlerden önce en çok baskı gören parti hangisidir derseniz, Halkların Demokratik Partisi'dir (HDP) derim. MHP, AKP, CHP, BasGeççiler (unuttuklarım varsa alınmasınlar, demek ki yeterince HDP'yi dövmemişler) derken dört bir koldan itilip kakılıyor.

İnsana dair pek çok şeye düşman olan MHP, doğal olarak HDP'ye de düşman. Seçim çalışmaları sırasında yaşanan ülkücü saldırılar da bunun vücut bulan hali. Dolayısıyla bunu garipseyecek bir durum yok, doğalarının gereğini yerine getiriyorlar.

İktidar partisi olan AKP'nin ise genelde bir muhalefet partisi olan, özelde sol, sosyalist, Kürt, Alevi muhalefetini bir araya getirme potansiyelini barındıran HDP'ye bakışının olumlu olması zaten beklenemez. Bu dört bir tarafta yaşanan saldırılara (her anlamda) yürütme olarak engel olmayı bırakın üye ve sempatizanlarının fiilen destek vermelerinden de belli oluyor.

4 Mart 2014 Salı

ASP: Murat Kanatlı'yla Dayanışma

Bugün, Kıbrıslı Türk aktivist, vicdani retçi ve Avrupa Sol Partisi Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı, Kıbrıs'ın kuzeyinde zorunlu olan yıllık askeri eğitime katılmayı reddettiği için 10 gün hapisle cezalandırıldı.

Murat, bir barış aktivisti ve 1974'ten bu yana kuzeyi Türkiye tarafından işgal altında tutulan adada politik bir çözümden yana. Politik bağlılığı ve vicdan özgürlüğü bu tercihinde ona yol gösterdi. Anayasa Mahkemesi bu tercihini tanıdı ancak askeri mahkeme hapis cezasına karar verdi.

Avrupa Sol Partisi, Murat Kanatlı'yla dayanışma içinde olduğunu belirtir ve Türk işgalini kınadığını ve Kıbrıs sorununun politik çözümüne bağlılığını tekrarlar.

Avrupa Sol Partisi
25 Şubat 2014

Çeviri: Kontra Salvo

21 Şubat 2014 Cuma

Bosna Hersek Yanıyor - Avrupa’nın Çevresinde Bir Devrim


Tuzla Kantonu hükumet binası yanarken
Foto: Ojan CCO 1.0
Geçen Cuma, tüm Bosna Hersek’te hükumet binaları ateşe verilmişti. Uzun süredir sessiz olan Bosna Hersek halkı, nihayet aklındakileri dile getirmeye karar verdi. Ve bunu yaptıklarında, ortaya çıkan sözcükler değil, kükreme oldu: Ateş ve taşla polisle ağır bir çatışma…

Ayaklanmanın ilk günlerindeki en etkileyici ve sembolik görüntü, her şeyin başladığı Tuzla kentindeki üzerinde “milliyetçiliğe ölüm” grafitisi bulunan, yanan hükumet binasının görüntüsüydü. Milliyetçilik, Bosna Hersek’teki politik seçkinler tarafından politik ve ekonomik baskılarını meşrulaştırmak için kullanılan en gözde sığınak olduğu için aslında bu gerçekten de güçlü bir mesajdı.

19 Şubat 2014 Çarşamba

Darbeler, Medya ve Açmazlar: Şiddetli Protestolar Venezuela için Ne Anlama Geliyor

Venezuelanalysis.com yazarları ülkede yaşanan protestoları üç değişik açıdan kısaca değerlendirdiler: Muhalefetin stratejisi, medyanın nasıl tepki verdiği ve gösterilerin Bolivarcı Devrime etkileri. 

 #1: Muhalefetin Muhalefete Darbesi 

 Ryan Mallett-Outtrim

Venezuela muhalefeti hükumete değil, kendisine karşı bir darbe başlattı. Muhalefet hareketinin iki kanadı, aynı stratejiyi paylaşmalarına rağmen birbirleri üzerinde egemenlik kurmak için yarışıyorlar.

Muhalefetin şu anki stratejisi, Nicolas Maduro’yu istifa etmeye zorlamak ve hemen ardından başkanlık seçimi yapılmasını sağlamak. Yüzergezer seçmenleri terörize edip muhalefete teslim olmalarını sağlayarak bir sonraki seçimi kazanmayı istiyorlar.

Şimdilik muhalefet için tek gerçek seçenek bu. Silahlı kuvvetler, Nisan 2002’deki gibi bir darbe girişiminin tekrarlanmasına meydan vermeyecek bir şekilde Chavismo’ya bağlı. Ayrıca olası bir geri çağırma referandumuna hala iki yıl var, yanı sıra aşırı sağ öngörüsüz ve genel olarak demokrasiye karşı ilgisiz.

18 Şubat 2014 Salı

Yok Aslında Birbirimizden Farkımız Ama Biz Osmanlı Sosyalist Fırkasıyız

Birkaç zamandır internetlerde olsun tıvitırlarda olsun, sosyalistlerin HDP'de ne işi var, sosyalistlerin HDP'de çok işi var, HDP sol bir parti değil, HDP marksist bir parti hiç değil, HDP Kürt hareketinin hülle partisi, HDP sağcı, HDP yukarıdan aşağı kurulmuş bir parti, HDP şöyle, HDP böyle diye yazılar ve tartışmalar dönüyor. Bu tartışmalarda kullanılan argümanların epey bir kısmı partide Ufuk Uras var, partide DSİP'liler var, belediye başkan adayları arasında YAE'çiler var, partide İslamcılar var, partide Kürtler baskın, partide yok yok, bak sizinki ne tıvitlemiş, adamın gol diyor gibi tuhaf yaklaşımlardan besleniyor. Yazıya, çiziye, pratiğe –her zamanki gibi- pek bakan yok.

Neyse ki internet var ve artık siyasi örgütlerin kendilerini nasıl tarif ettiğine, sözlerini nasıl kurduklarına çabucak ulaşılabiliyor. Aşağıda, kimi HDP bileşeni de olan, Türkiye'de sol/sosyalist olarak bilinen partilerin program/tüzüklerinde kendilerini nasıl tanımladıklarına dair bölümler var. Aralarında bazılarının kullandığı marksizm, leninizm, komünizm, devrim gibi "dikkat çekici" sözcük, tanım ve kavramlar hariç tutulup tanımlara bir bütün olarak bakıldığında, neredeyse hepsi az çok aynı hedefi tarif ediyor: Sosyalizm…

9 Şubat 2014 Pazar

Vurun Abalıya...

Bu seçimden önce HDP üzerinde kurulan baskı, herhalde başka hiçbir partinin üzerinde kurulmamıştır. Yıllarca alternatif yok diye hepimizin sızlandığı bir politik ortamda, alternatif olması muhtemel tek oluşumu da elbirliğiyle boğmayı başardık başaracağız.

HDP için önce, barış veya çözüm süreci -artık hangisini tercih ediyorsanız- yüzünden AKP'ye yeterince ve sert muhalafet etmiyor, sonra da bu baskıcı, otoriter, hırsız, yüzsüz iktidar karşısında neden CHP'yle işbirliği yapmıyor dendi. Bu seçimlerde AKP'nin kaybetmesi, özellikle de İstanbul'u kaybetmesi lazım ki gününü görsün, yoksa hepimiz günümüzü göreceğiz, mutlaka HDP'nin CHP'yle işbirliği yapması lazım mealinde pek çok söz sarf edildi. Bütün bu sözlerin özeti aslında şu anlama geliyor: HDP, AKP'ye karşı olan oyları bölmesin (Sanki salt AKP karşıtlığı birleştirici bir ölçütmüş gibi)

5 Şubat 2014 Çarşamba

Arnavutluk Politik Güçleri ve AB Katılım Süreci

Arnavutluk’la ilgili yayınlanan son AB ilerleme raporunu takiben, ülkenin katılım beklentilerine üzerine yoğun bir tartışma patlak verdi. Büyüklükleri ve ideolojilerinden bağımsız olarak Arnavutluk partileri tarafından dile getirilen ilk politik söylemleri konunun politik gündemin üst sıralarında olduğunu gösterdi.

İlk sırada, Edi Rama’nın başkanı olduğu hükumetteki Avrupalı Arnavutluk için İttifak Partisinin sosyalistleri var. Aslında bu, 2013 yılında %57.63’le iktidara gelen 37 partili bir koalisyon. Partinin konuya dair esas görüşü şöyle: adalet, polis ve devlet yönetiminde gerçekleştirilecek geniş çaplı reformlar sonucu önceki hükumetin başarısız politikalarının revize edilmesiyle birlikte ülkenin katılımının hükumetinin ilk yıllarında gerçekleşeceği. Bu katılım sürecinde, Hırvatistan örnek ülke işlevi görüyor. Rama hükumeti, Avrupa’ya katılım sürecinin yanı sıra Çin ve Hindistan’la görüşmeler gerçekleştirerek ülkenin ekonomik ilişkilerini Asya’ya doğru genişletmeyi hedefliyor. Hükumete göre katılım sürecini kolaylaştırmak için gerekli olan iç reformların dışındaki ikinci konu yeni kurulan Kosova Cumhuriyeti’yle yakınlaşma fırsatı da sunuyor gibi görünüyor. Hükumet, her iki ülkede yaşayanların yaşam standartlarının iyileştirilmesinin tek yolu olan katılım sürecinde, ülkelerin birbirlerini desteklemesi içim çağrı yaptığı bir açıklama yayınladı.

31 Ocak 2014 Cuma

Venezuela Ekonomisi Nereye Gidiyor?

Başkan Nicolas Maduro’nun, Çarşamba günkü ulusal sesleniş konuşmasında yaptığı açıklamalar, bize Venezuela hükümetinin 2014 gündemiyle ilgili neler söylüyor?

2013’e bakmak

2013,Venezuela için zor bir ekonomik yıl oldu. Doların karaborsada resmi değerin on katına ulaşarak ekonomide bir dizi düzensizliğe yol açmasıyla döviz kontrol sistemi büyük baskı altına girdi. Bu arada temel besin maddeleri ve diğer mallarda yokluklar yaşandı ve yıllık enflasyon Bolivarcı döneminin en yüksek oranı olan %56,2’ye vurdu. Hükûmet, bunu asgari ücreti Mayıs 2013-Haziran 2014 dönemi için %59 artırarak kapatmaya çalışsa da hükumet yanlıları dahi fiyat artışlarının tüketici harcama gücünü geçtiğimiz yıla göre düşürdüğünü ifade etti.

21 Ocak 2014 Salı

Yunanistan'ın SYRIZA'sı, Avrupa'nın Ekonomisini Değiştirebilir mi?

SYRIZA yürüşüyü- Atina/2012 Fotoğraf: Mehran Khalili
Yunanistan'ın solcu koalisyonuna en büyük tehdit yine kendisinden geliyor...

Yunanistan’ın büyüyen siyasi partisi SYRIZA, “Radikal Solun Koalisyonu”nun kısaltması. Radikal soldaki bir partinin güç kazanması Amerikalılar gibi yakın zamana kadar Yunanlar için de düşünülemezdi. Ama ekonomik çöküşten sonra Avrupa Birliği’nin Yunanistan’a dayattığı sert tasarruf tedbirleri, çok güç koşullar yarattı: 10 gençten 6’sının işsiz olması, ücretler ve emeklilik maaşlarının kesilmesi ulusal gelir bir çeyrek kadar düşmesi.

Avrupa şu anda, kurulu siyasi sürecin kaçamadığı bir olumsuz geri dönüş sarmalına yakalanmış durumda. Üç yıldan beridir, Yunan Parlamentosu’nun gündemini bitmek bilmeyen harcama kesintileri ve vergi artışları meşgul ediyor. Olası bir SYRIZA yengisi, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu şok etkisini yaratabilir: Ülkeyi hem Avro bölgesinde hem de Avrupa Birliği’nde tutmaya bağlı Avrupa yanlısı bir partinin ama aynı zamanda özellikle de radikal eğilimi sayesinde, nihayet Avrupalı liderlere geçtiğimiz beş yıl boyunca görmezden geldikleri problemleri göstermek için Avrupa Konseyi seviyesinde müzakere etmeye hazır da bir partinin zaferi. Geçtiğimiz Haziran’da, New York Times sayfalarında James K. Galbraith ve ben “SYRIZA, Avrupa’nın tek umudu olabilir” demiştik ve altı ay sonra bu hala doğru.