14 Şubat 2012 Salı

Sokak Lambası

Son anda sağa doğru eğilerek tam suratına gelen kırmızı toptan kurtuldu. Onca dalgınlığa rağmen hızla yaklaşan bir karaltıyı fark edip gerekli refleksi göstermeyi başardığı için biraz şaşkındı. Etrafına dikkatlice baktığında bir mahalle maçının tam ortasında olduğunu anladı. İki taşın arasında öylece ayakta duruyordu. "İki taş?" diye düşündü. "Elbette ya! Kale direkleri! Sokakta oynanan bir mahalle maçının iki önemli unsurundan birisi... Diğeri suratına yemekten son anda kurtulduğu toptu. Bir üçüncüsü yoktu zaten.

"Abi, valla sana atmadım, rüzgar yüzünden falso aldı top" diye koşarak gelen çocuğu dikkatlice süzdü. Karşılık vermedi. Çocuk, kafasını kaldırmış nefes nefese ona bakıyordu. Sessizlik bir süre devam etti.

Elini yavaşça çocuğun kafasına koyarak "Biliyorum. Zaten niye böyle bir şey yapasın ki? Asıl ben sizin oyununuzu böldüm" diyerek kenara çekildi.

Çocuk koşarak sokağın aşağısındaki arabanın altına giren topu almaya gitti. Arabanın altına girip topu çıkarmaya çalışmasını izlerken o yaşlarda kendisinin nasıl futbol oynadığını hatırlamaya çalıştı. "Abi valla sana atmadım" diyen çocuk topu almaya gittiğine göre, burada ve hala aynı kural geçerliydi. Sokak futbolunun adaleti sağlama yöntemlerinde birisi buydu işte: Atan alır... Yani her koyun kendi bacağından asılır.

Bu şekilde ve biraz da dalgın, atanın topu almaya çalışmasını izlerken yandaki apartmanın giriş katındaki dairenin açık penceresinden ince bir çığlık sokağa düştü. Bir anda sokaktaki tüm sesler kesildi, herkes olduğu yerde kalakaldı. Kaldırımdan inmeye hazırlanan kedi bile bir patisi havadayken durup kulaklarını dikti. Belli ki evde ilginç ve korkunç bir şeyler oluyordu. Sokağa dönen arabanın farının aydınlattığı evin pencereden görünen kısmında bir genç kadın silueti belirdi.

Bütün bunlar yaklaşık otuz saniye kadar sürdü. Sonra çocuk topu arabanın altından aldı ve sert bir şut çıkararak gönderip peşinden koşarak gelmeye başladı, kedi kaldırımdan indi, araba kornaya basıp yolu açmaya çalışarak iki taşın tam arasından geçip gitti ve ev karanlığa büründü.

Yavaş yavaş gece bastırdığı için sokak lambaları yandı ve hayatı daha da iç karartıcı hale getiren sarı ışıkları etrafa saçıldı. Kaldırımdan inip yanına gelen kedi bacaklarına sürtündükten sonra sanki hiç böyle bir şey yapmamış gibi havalı bir şekilde ağır ağır uzaklaştı.

Hemen yanındaki evin bahçesindeki açık televizyondan haber bültenini sunan spikerin sesi geliyordu. Spiker çok uzaklardaki dağlarda askerlerin ölü ele geçirdiği birilerinden bahsediyordu. "Onlar da küçükken böyle top oynamaya fırsat bulabilmişler miydi acaba?" diye düşünürken haberleri izleyen adamın kısık bir gülüşle "Helal olsun aslanlara" dediğini duydu.

Arkasını dönüp derin bir nefes aldı. Yavaş yavaş yürüyerek sessizce uzaklaştı. Sokak lambalarına yaklaştıkça gölgesi kısalıyor, uzaklaştıkça uzuyordu. Sokak lambalarını hiç sevmiyordu.

0 yorum: