3 Mayıs 2014 Cumartesi

BEÖV'de Yaşananların Ele Alınış Biçimine Bir Başka Tepki: İstifa...

Siyasi Haber'de çıkan Berkin Elvan Öğrenci Evi olayının arka yüzü yazısına gelen itirazın dışında, bir de olup bitenlerin gerektiği gibi değerlendirilmediğini düşünen Berfîn arkadaşımızın, meseleyle ilgili yaşadığı süreçten ötürü 27.04.2014 tarihinde SYKP'deki MYK üyeliği görevinden ve parti üyeliğinden istifa ettiğine dair yazısını aşağıda bulabilirsiniz. Aynı zamanda yaşananların ele alınış biçiminden duyduğu rahatsızlığı anlattığı ve yine sanal ortamlarda konuşulan bu istifa metninin de okunması iyi olur diye düşünüyorum:

30 Mart’ı 31 Mart’a bağlayan gece Berkin Elvan Öğrenci Evi’nde yaşanan bir olay var. İşgal evinde, kapıları açtığımız 18 Mart gününden 30 Mart’a irili ufaklı “hırsızlık” olayları yaşanıyor. 30 Mart gecesi bu “hırsızlık” olaylarından biri daha yaşanırken ev ahalimizden birileri, “hırsızları” “suçüstü” yakalıyor. Sonra, “hırsızlar”a sistematik bir biçimde şiddet uygulanıyor, çok uzun süre. “Hırsızlar” zorla evde tutuluyor, dışardan gelen parti üyelerinin desteğiyle şiddet kendini farklı biçimlerde ortaya koyuyor.

Olayı 31 Mart akşamı duymamın ardından SYKP’nin yürütme organlarından insanlarla görüşüyorum. Görüştüğüm kişiler dehşete kapılsa da sistematik şiddeti uygulayan “yoldaşlarla” görüşüp meseleyi aşabileceğimizi söylüyor. İlk görüşmede istifa etme konusunda kararlıyım. İkinci görüşmede, kelimelere ve duygulara yürekten inanıyorum ve meselenin çözümü için, meseleyi yaratan aklın partide yaşayamayacağına dair sözlere güvendiğim için ikna oluyorum. 5 Nisan günü, parti meclisi toplantısı sırasında aynı organda çalıştığım yoldaşlardan birine yaşanan sistematik şiddeti anlattığım ve çıkış yolu sorduğum için “dedikodu yapmak ve insanların üzerini çizmeye çalışmak”la suçlanıyorum. Mesele yaygınlaşıyor, “İstanbul disiplin kurulu” tarafından incelenecek mesele.

Soruşturma sürecinde, “linç kampanyası başlatmak”, “birilerini siyasetten düşürmek”, “yalanlar atmak ve yalanları yaygınlaştırmak” gibi sözlerle itham ediliyorum. Her itham, herkesi olayın kendisinden uzaklaştırıyor. O gece orada olanların beyanları apaçık ortadayken, “Sen orada yoktun, başkalarının sözüne mi güveniyorsun? Yoldaşlarınla konuşmayı denemedin mi?” gibi sözler dolaşıyor, sorular soruluyor. Disiplin süreci boyunca, parti hukukunu göz önünde bulundurarak mesele üzerine konuşmamaya özen gösteriyorum. Ama birileri karınlarından, yarım ağız konuşuyor ve şiddet olayını meşrulaştırmaya kast ediyor. “Yoldaşların” beyanları değişiyor, beyanlar eğriliyor bükülüyor... Derken disiplin sürecinin sonuna geliyoruz. Partiden 11 ay ve 12 ay geçici çıkarma “cezaları”, uyarı ve kınama alıyorlar. İstanbul il yönetimi tarafından, e-mail grubuna, “ceza”ya ve sürece dair atılan bilgilendirme metnine yorumlar getiriliyor. “Yoldaşların” haklılığından, “cezalandırmanın” meşruluğundan, “cezanın” fazlalığından bahsediliyor.

Bildiğimiz bir süreç...

Hırsızlık” ve “hırsızlar”. Kim bu “hırsızlar”? Eve her gün gidip gelen, her gece işgal evinde bizimle nöbet tutan iki genç. İkisi de 20 yaşının altında ve Kürt. İstanbul’da geçim derdi peşine düşmüş, simit satan, günün akışına göre bir yerlerde uyuyan iki insan. Peki, “hırsızlık” ne? Kapitalist bir sistem içinde, herkesin çaldığı ve herkesten sistematik bir biçimde çalınan düzende “hırsızlık” ne? Biz devrimciler, kendilerine “sosyalist” diyenler, komünist bir hayatı tahayyül edenler için “hırsızlık” ne koşulda suçtur?

Bu sorular benim için bitmiyor, bitmeyecek. “Gençsin, acemisin, parti hukukuna hâkim olamayabilirsin.” deniyor. Ancak ne disiplin meselesinin kendisine, ne “yoldaşlık” halinin bu formuna, ne kolu kırıp yeni içinde bırakmaya yeltenen akla zerre inancım yokken partide MYK üyeliği görevini yürütebileceğimi düşünmüyorum.

SYKPli birçok yoldaşıma, bu yoldaşlarımın dünyayı algılayışına, mücadeleye olan inançlarına, enerjilerine, insana güç veren gülümsemelerine, yılların yoramadığı devrimci karakterlerine müthiş bir saygı duyuyorum. Yeniden kuruluş fikrinin kendisine aşkla bağlı olduğumu, yeniden kuruluş paradigmasını savunmaya devam edeceğimi belirtmeliyim. Tam da bu paradigmaya ikna olmam sebebiyle, tutarlı bir davranış sergilemem gerektiğini düşünüyorum. Parti görevlerimden ve parti üyeliğimden istifa ediyorum.

Berfin

0 yorum: