"Ben her şeye rağmen, elimde o yönde veya bu yönde ampirik bir veri olmasa da, biraz da sezgisel olarak diyelim; aceleye getirilmemiş, parti örgütlerinde ve orta ve üst düzey yönetici kadrolarca layıkıyla tartışılmış, yakınlaşma (en azından diyalog) sürecinde seçmen kitlelerine yönelik PR çalışmalarıyla desteklenmiş, yaklaşık iki yıla yayılmış bir projenin; hele bir de silahların sustuğu, çözüm umutlarının yeniden yeşerdiği bir konjonktüre denk gelirse; başarılı olacağına inanıyorum. Bu yüzden, evet ittifak diyorum.”
Burak Cop, son yazısında böyle diyor. Ufak bir google araştırmasıyla ulaştığımız veriler ise bunun tam tersini gösteriyor. Yani Dağhan Irak'ın yazısındaki "Her iki partinin seçmenine de ‘oy vereceğiniz 2. parti hangisidir?’ ve ‘hangi partiye asla oy vermezsiniz?’ soruları sorulmalı... 2+2 her zaman 4 etmez, eğer her iki partinin seçmeni de diğer partiye çok soğuksa, 2+2 toplamda 1.5 bile etmeyebilir.” sonucuna ulaşıyoruz.