GUE/NGL

Geçen Eylül’de yapılan seçimlerde, seçmenler SYRIZA’nın iki eksene dayanan yeni siyasi programını kabul etti:

GUE/NGL Milletvekillerinin Diyarbakır’ın Sur İlçesine Girmelerine İzin Verilmedi

GUE/NGL heyeti, Türkiye ziyaretine dair raporunu Strazburg’da 8 Mart günü saat 17.30’da açıklayacak.

GUE/NGL

Cizre sakinlerine yönelik ölümcül saldırıları en güçlü şekilde kınıyoruz.

30 Nisan 2012 Pazartesi

Kürtler Kime Oy Veriyor?

Ne zaman Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar hararetlense “Kürtler en çok hangi partiye oy veriyor” kavgası çıkıyor. CHP ve MHP'ye vermedikleri kesin de kime verdikleri konusunda AKP ile BDP arasında sıkı bir tartışma var.

Sağolsun devlet-i âlimiz herkesi Türk kabul ettiği için memlekette Kürt nüfus ne kadar, seçmenlerin ne kadarı Kürt bilemiyoruz. Hadi onu geçtim, karlık bölgelerde yürürken kart-kurt sesi çıkaran Türklerin sayısını da bilmiyoruz. Bunları bilmeyince Kürtler hangi partiye ne kadar oy veriyor onu da sağlıklı bir şekilde hesaplamak mümkün olamıyor.

Elimizdeki veriler şu şekilde: YSK'den alınma 2011 genel seçim sonuçları, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerin seçmen sayıları ve Türkler, Kürtler ve Arapların birlikte yaşadığı illerdeki nüfusun bu etnik yapıya göre dağılımına dair tahminler.

23 Nisan 2012 Pazartesi

Bugünü Kontrol Eden, Geçmişi Kontrol Eder

-Geçmişi kontrol eden geleceği, bugünü kontrol eden de, geçmişi kontrol eder-

Irkçılık ve yabancı düşmanlığı konularının gündemde olması ve Ermeni Soykırım'ını Anma Günü'nün yaklaşması nedeniyle memleketin ana muhalefet partisi BDP'nin ve diğer sol, demokrat partilerin iktidarda olduğu yerel yönetimlerin web sitelerini göz atarak “Tarihimiz” bölümleri altında bölgelerinin tarihini nasıl anlattıklarına bakayım dedim. Hemen söyleyeyim, sonuç hiç de iç açıcı değil. Büyük çoğunluğu resmi tarih anlayışını birebir yansıtan Türk-İslam sentezi ideolojisi kaynaklı bilgilerle dolu.

Belediyelerin web sitelerinde tarih, Urartular'dan başlatılıp Roma ve Bizans İmparatorluğu, çeşitli İslami beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu'nu takiben Türkiye Cumhuriyeti'yle sonlandırılıyor. Bölgenin bir zamanlar yerleşik halkları olan ama soykırımlar, katliamlar, sürgünlerle yok edilen Ermeni, Nasturi, Keldani ve diğer halklar ya yok sayılıyor ya da oldukça olumsuz ifadelerle geçiştiriliyor.

21 Nisan 2012 Cumartesi

24 Nisan 1915'i Unutmadık...

Bir hikâye anlatmak gerekiyorsa 1915'den başlamalı...

20 Nisan 2012 Cuma

Yunanistan'da “Patates Hareketi

Ana akım medya, ne zaman bir toplumsal pratiği ekonomik krizi aşmanın bir aracı olarak sunsa, halk hareketi için olumsuz bir gelişme ortaya çıkıyor. Aynı anda Yunanistan Komünist Partisi, tam da o pratiği insanları gerçek sorunlarından uzaklaştırmanın bir aracı olarak görüyor. Ancak, “patates hareketi” olayında sistem tam tersi yönde çalıştı. Olumsuz gelişme, ana akım medyanın, sivil toplumun tüm girişimlerini depolitize etme denemesiyken Komünist Parti, kontrol etmediği her bir girişimi reddetti.

Yunanistan'da üretici-tüketici ağlarının oluşturulmasıyla aracılar devreden çıkarılarak patates fiyatlarının olağan piyasa fiyatlarından yaklaşık %60-70'lik düşüş sağladı. Yerel meclislerin desteğiyle üretici-tüketici ağlarının kurulması aslında neye işaret ediyor? Yunan hükumetinin geçtiğimiz yıllardaki retoriğine bakılırsa neredeyse tüm üyelerinin, Yunan ekonomisinin kutsal inekleri olan toptancı ve tüccarlara dönüştüğü görülebilir. Yunan tüccarı eşsiz gelişmesi sayesinde ekonomik yaşamın merkezini işgal etmiştir: Kent merkezlerindeki tüm giriş katlarını dükkana çevirmeyi başarmış ve böylece Yunan kentlerini Avrupa'nın en pahalı kentleri haline getirmiştir. Fiyatlar kriz boyunca bile değişmedi.

17 Nisan 2012 Salı

Bin Yıllık Kardeşlik...

Geçen gün internette gezinirken Konda Araştırma Şirketi’nin yaptığı bir araştırmanın basın bültenine denk geldim. Basın bülteni olduğuna göre verdikleri rakamları paylaşmakta bir sakınca olmaz diye düşünüyorum. 

Konda, araştırmasını 17-18 Temmuz 2010 günlerinde, tüm Türkiye’yi temsil eden örneklem ile 59 il, 374 ilçe ve il merkezinde 902 mahalle ve köyde, 10393 denek ile gerçekleştirmiş. Basın bülteninde öne çıkan bazı bulguları paylaşmışlar.

Bulgular ilk olarak nüfus tespitiyle başlıyor. Araştırmaya göre tüm Türkiye nüfusu içinde Türkler yüzde 73,6 ile 53 milyon 377 bin, Kürtler yüzde 18,3 ile 13 milyon 261 bin, diğer etnik grupların toplamı ise, yüzde 8,2 ile 5 milyon 915 bin olarak hesaplanmış. Yıllar içindeki asimilasyonu ve kimliği ifade etmekten duyulan korkuyu görmezden gelerek sayıları doğru kabul edelim. Aslında bu tespitin baskı ortamında yapıldığını varsayarak Kürt nüfusun biraz daha fazla olduğunu düşünebiliriz. “Yıl olmuş 2012, ne baskısından bahsediyorsun sen?” diyenleri ise mahkemelerdeki Kürtçe ifade yasağına, Newroz kutlamalarının engellenmesine, Ahmet Türk’ün kolluk kuvvetleri tarafından darp edilmesine dikkat etmeye davet edip, davete icabeti beklemeden devam ediyorum.

16 Nisan 2012 Pazartesi

Futbol ve Irkçılık

Sicili zaten bozuk olan ve hatta bu konuda İngiltere'de futbol oynadığı dönemde mahkemelik olan Fenerbahçeli Emre Belözoğlu'nun, Trabzonspor'un Fildişi Sahilleri'nden olan oyuncusu Didier Zokora'ya sarf ettiği ve canlı yayında, yayıncı kuruluşun maç sonrası programına bağlanarak söylediğini kabul ettiği ırkçı sözlerden sonra televizyonlarda, gazetelerde ve zamanımızın anlık kamuoyu barometresi olarak nitelendirebileceğimiz sosyal medyada büyük bir dalgalanma yaşandı.

Televizyonlarda milliyetçi ve cinsiyetçi hezeyanlarına sıkça rastladığımız Erman Toroğlu, Ahmet Çakar ve Rıdvan Dilmen'e varıncaya kadar neredeyse tüm futbol yorumcuları Emre’nin önceki vukuatlarını da sayıp döktükten sonra olayı kınayarak federasyonun hızla ve en ağır biçimde cezalandırması gerektiğini söylediler. Elbette bunu, Türkiye'de aslında ırkçılık olmadığını ve Emre'nin zaten sicili bozuk bir oyuncu olduğunu belirterek yaptılar. Zira Türkiye'de ırkçılık olmadığına dair bu şehir efsanesi bir hayli yaygın.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Fransa'da Jean-Luc Melenchon İlerliyor...

Fransa Başkanlık seçimlerinde Sol Cephe'nin adayı Jean-Luc Melenchon, yürüttüğü aktif ve heyecanlı kampanyayla iki turlu seçimin ilk turuna yaklaşık 2 hafta kala, 1. sırada görünen Sosyalist Francois Hollande ve 2. sırada görünen Başkan Nicolas Sarkozy'nin ardından 3. sıra için Le Pen'le yarışıyor. Le Pen'in %15'lik oranına karşılık Melenchon, %14 oy oranıyla 4. sırada...

Melenchon, Paris'in Bastille Meydanı'nda yaptığı 120.000 kişilik mitingden sonra geçtiğimiz Perşembe de Touoluse'un en büyük meydanı La Place du Capitole ve onu çevreleyen sokakları dolduran 50.000 kişilik bir topluluğa konuştu. Melenchon konuşmasında “halkların sesini kısıyor” dediği Avrupa Birliği gibi uluslararası topluluklara karşı egemenlik ve Fransa'nın NATO'dan çıkması çağrısı yaptı ve “Artık özgürlük yoksa, isyan, Cumhuriyet'in kutsal bir görevi haline gelir” dedi.

Seçimlerin 2. turunda Melenchon'un nasılsa Sosyalist aday Francois Hollande'ı desteklemek zorunda olduğunu söyleyen Ulusal Meclis'in Finansal Komitesi'nin de başkanı olan Sosyalist Parti'den Jerome Cahuzac'a ise şöyle yanıt verdi: “Jerome Cahuzac, Francois Hollande'ın programını ister alırsınız, ister almazsınız demiş. Teşekkürler ama bence almayacağız."

Derleme: L'Humanité

5 Nisan 2012 Perşembe

(12) Eylül Sıkıntısı

12 Eylül davası göstermelik bir dava mı?

Sol içinde ağırlıklı görüş, bu soruya evet yanıtını veriyor. Bu soruya evet diyenlerin büyük çoğunluğu da darbecileri koruyan geçici 15. maddenin kaldırılmasını (başka bir çok maddeyle birlikte) öngören referandumda hayır demişti.

12 Eylül gibi toplumun tarihini ve o tarihi yaşayan bütünü etkileyen davaların standart bir hukuk prosedürü içinde yürümesini bekleyen yok sanırım? Ya da hukuka temel olan yasaları çıkaranların ve sonrasında bu yasaları mahkemelerde uygulayanların toplumsal baskılardan etkilenmeyeceğini düşünen?

4 Nisan 2012 Çarşamba

Deniz Bisikleti...



Erzurum'un Aşkale ilçesindeki Karasu 2 Hidroelektrik Santrali Göleti'nden geçen enerji nakil hattındaki arızayı gidermek amacıyla işe koyulmuşlar. Emir büyük yerden gelmiş. Arızayı mutlaka giderin denmiş. Ne yapsınlar, bot olmadığı için bulabildikleri tek şeyi, bir deniz bisikletini kullanmak istemişler. Gölet, buz kaplı olduğu için bir süre sonra deniz bisikleti devrilmiş.

Profesyonel yardımdan önce çevredeki köylüler ve gazeteciler ulaşmış. 5 işçiye yardım etmeye çalışmışlar. Uzun süre yardım gelmeyince buzlara tutunarak aslında yaşama tutunmaya çalışan işçiler birer birer buzların arasında suya batıp gözden kaybolmuşlar. Bütün bu süre boyunca kameralar olanları kayıt altına almış.

Geç gelen yardımı protesto edenler, Erzurum-Bayburt karayolunu trafiğe kapatmış. İşte, o zamana kadar ortada olmayan devlet, çevik kuvvet polisi olarak zuhur etmiş ve biber gazını basmış.

Bizde devletin varlığının en önemli göstergesi biber gazıdır efendim.

 Saygılarımla,