GUE/NGL

Geçen Eylül’de yapılan seçimlerde, seçmenler SYRIZA’nın iki eksene dayanan yeni siyasi programını kabul etti:

GUE/NGL Milletvekillerinin Diyarbakır’ın Sur İlçesine Girmelerine İzin Verilmedi

GUE/NGL heyeti, Türkiye ziyaretine dair raporunu Strazburg’da 8 Mart günü saat 17.30’da açıklayacak.

GUE/NGL

Cizre sakinlerine yönelik ölümcül saldırıları en güçlü şekilde kınıyoruz.

28 Şubat 2011 Pazartesi

Yatmadan Önce 100 Soruda TKP

TKP’nin kendini tanıtma yolunda kullandığı yöntemlerin çeşitliliği ile gerçekten takdir edilmesi gereken bir çabayı gösteriyor. Gazete, dergi, internet sitesi gibi yöntemlerden sonra bu kez belki biraz nostaljik kabul edilebilecek “100 Soruda ….” formatını deniyor: Herkesin konuştuğu ve merak ettiği popüler sorulara kısa ve net yanıtlar. Fazla okuma alışkanlığı olmayan bir ülke için bu da iyi bir yönteme benziyor. Sürekli koşuşturmaca içinde yaşayan insanlar için konsantre bir tanıtım her zaman ilgi çekicidir.

Bu güzellemeden sonra içeriğe yani sorulara verilen yanıtlara gelirsek, işte orada işin rengi değişiyor. Ya insanlara “komünistler”in öcü olmadığını gösterme telaşı ya da format gereği kısa ve net yanıt verilmesi mecburiyeti nedeniyle bilinçaltındaki bazı düşünceler açığa çıkmış gibi görünüyor. Elbette TKP’nin bazı konulardaki bazı değişik düşünceleri zaten bilinmekteydi. Hiç söylenmemiş şeyleri söylüyor değiller ama bu sefer gerçekten şüpheye yer bırakmayacak şekilde net yanıtlar verilmiş.

22 Şubat 2011 Salı

At İzi, İt İzi, Hani Bunun İlk İzi...

Bazı sözler vardır her devre uyar. Öyle sözcüklerden oluşturulmuştur ki ve öyle bir durumla karşılaşılır ki “Hah, bu söz buraya cuk oturdu” denir. Bu kadar teferruatlı bir tanıma gerek yok aslında. Bu sözlere kısaca “atasözü” de deniyor.

İşte “At izi it izine karışmış" sözü devrimizde yürütülen siyasete cuk oturan atasözlerinden. Kim solcu, kim sağcı, kim muhalif, kim muktedir, kim milliyetçi, kim darbeci, kim özgürlükçü, kim liberal... Her şey birbirine girmiş durumda. Salt demokratik ilkeleri savundu diye bir liberal solcu ilan edilebiliyor. Salt şimdiki iktidara muhalefet ediyor diye bir darbeci solcu ilan edilebiliyor. Salt sol etkin olmadığı için muhafazakârlar -bazı icraatları sonucu- solcu ilan edilebiliyor (special thanks to İdris Küçükömer). Yani “at izi it izine karışmış” vaziyette.

19 Şubat 2011 Cumartesi

Wisconsin Savaşları...

Şimdi efendim olay şöyle: ABD'nin Wisconsin eyaletinde Cumhuriyetçiler, işçilerin maaşlarını düşüren, kesintilerini artıran ve sendikaların örgütlenmesini engelleyen yasa çıkarmak istiyor. Mecliste Cumhuriyetçiler 19 kişi, Demokratlar 14 kişiyle temsil ediliyor.Fakat meclisin toplanması için en az 20 kişi lazım. Demokratlar toplantıya katılmayıp ortadan kayboluyorlar.

Bunun üzerine senato başkanı, Demokratları zorla oylamaya katmak için polise emir veriyor. Gelin görün ki Demokratlar komşu eyalet Illinois'e kaçmışlar. Telefonla pazarlık yapıyorlar ama Demokratlar yasayı geçirmemek için haftalarca saklanmakla tehdit ediyorlar...

ABD işte :) Özgürlükler ülkesi...

(Wisconsin Savaşları)

11 Şubat 2011 Cuma

Ağam Kim, Paşam Kim, Şefim Kim?


Bana göre olayın ÖDP’nin şahsında sola karşı düzenlenmiş bir tertip olduğu çok açıktır. Türkiye’de uygulanmakta olan gerici, piyasacı programda solu kullanmak için kurulan bir tuzaktı. Burada ÖDP bir kırılma noktası olarak saptandı. Bu nedenle içimizdeki zaaflı unsurlar da kullanılarak oyunu bizim üzerimizde oynadılar.

Bana göre bizim üzerimizde bir oyun oynanmak istendi. Olayın gelişmesine biraz daha genişçe bakıldığında bu oyunun mahiyetini anlamak çok zor değildir. Bir yandan solu birleştirip büyütme iddiası ileri sürülürken, bir yandan da solun geçmişi hakkında; Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Devrimci Yol hakkında darbecilik, milliyetçilik, Ergenekonculuk gibi abuk sabuk suçlamalar ortaya atılmaya başlandı. Solun bütün geçmişini sorunlu göstererek itibarsızlaştırmaya yönelik bu suçlamalar en çok da sağcı, AKP yandaşı medya organlarında sergilendi. Buna gazete ve televizyonlara yerleştirilen dönekler takımı eşlik etti.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Ambar Devrimi

Ambar, bir Arap ülkesi veya başkentinin adı değil. Bildiğimiz ambar. Hani atalarımızın şu “Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış.” şeklinde cümle içinde kullanmayı uygun gördüğü, genellikle tahıl saklanan depo diye bilinen yer.

Memleket sath-ı mahalinde solculukla iştigal eden ahali de bu aralar biraz bu atasözündeki gibi aslında. Tunus ve Mısır’da gerçekleşen veya gerçekleşmeye çalışan devrimleri gördükçe heyecanlanan, heyecanlandıkça hayallere dalan, devrime, en olmadı onun gerçekleşebilme ihtimaline sevdalı bir şekilde kalbi hızlı atan bir ruh hali. İşte duydukları bu heyecandan mütevellit önünü arkasını düşünmeden tumturaklı laflar etmeye başladılar. “Bizim çağımız şimdi başladı” diyen mi ararsın, AKP iktidarını devirmek için halkı sokağa çağıran mı, yoksa “Tayyip, sonun Mübarek olsun” diyen mi? Hepsinden ayrı ayrı da mevcut, hepsinin toplu bir şekilde bulunduğu da.