(Aslında eskiden beridir var ama) birkaç seçimdir gönül rahatlığıyla oy vereceği bir partinin olmadığını söyleyen, muhalefetin birleşmediğinden dert yanan, hiçbir partinin aslında kendilerine önem vermediğini düşünen, herhangi bir parti üyesi/sempatizanı/dostu/taraftarının kendisini anlayamacağını çünkü belirli kodlara hapsolduğunu düşünen ve bir seçmen grubu var. Kısaca AKP'den nefret ediyor ama CHP ve HDP'den de o kadar da haz etmiyorlar. Muhalefetteki bu iki partinin de yetersiz, başarısız, eksik, hatalı, yanlış olduğunu düşünüyorlar.
CHP'nin politikası malum. Kaç seçimdir aynı oy oranı çevresinde dolanıyor. Söylediklerinde ve eylediklerinde milliyetçi düşüncenin egemenliği bir türlü azalmıyor. Parti içinde ve dışında demokratik olduğu da pek söylenemez. Gündelik politik gelişmelere refleksi zayıf. Solcu desen değil, sağcı desen değil. Merkezde olmak isteyen ama merkezin uzun bir süredir epey sağa kaymış olması nedeniyle ortada kalakalmış bir parti. Hardcore CHP'lilerin dışında herhangi birinin kısa vadede CHP'den iktidar beklentisi olduğunu da sanmıyorum. Beklenen ve istenen sıkı bir muhalefet yapıp insanların hislerine tercüman olması. AKP'ye karşı mecliste sağlam, sokakta sıkı durması, otoriterleşmeyi engellemesi vs. Makul beklentiler.
HDP ise yeni bir parti. Pek çok siyasi parti, hareket, bireyin biraraya gelmesiyle kurulmuş bir parti. Aslında kağıt üzerinde kuruluşu tamamlanmış ama fikri ve zikri olarak hâlâ kurulmaya çalışılan bir parti. Bu nedenle aynı konuyla ilgili parti içinden farklı farklı değerlendirmeler gelebiliyor. Sol bir parti ama içinde kendi solcu tarif etmeyenler, gerçekten de solcu olmayanlar var. Kimlik ve sınıf siyasetini beraber yürütmeye çalışıyor ama 40 yıldır devam bir silahlı mücadeleyi bitirmeye çalışmanın getirdiği ağırlıkla zaman zaman bir yöne ağır basabiliyor. Muhatabı olan iktidar partisinin gerçekten çözüm istemediği, ancak mecbur olduğu için bir şeyler yapmak zorunda kaldığı bir ortamda bundan kaynaklı olarak kontrpiyede kalabiliyor. Bundan dolayı ilk paragrafta bahsettiğim seçmen grubundan ciddi tepki alıyor. Neticede HDP dört başı mamur bir siyasi parti değil. Binbir türlü eksiğini gediğini, çelişkisini, hatasını bulabiliriz. Bulmalıyız da zira başka türlü gelişmek mümkün değil.
Burada benim merak ettiğim şu: CHP'yi de HDP'yi de beğenmediğini belirten bu politikleşmiş seçmen grubu, hangi seçim gelirse gelsin, öyle çok da derinlemesine sorgulamadan, mecburen veriyorum gibi bir gerekçe dahi göstermeden gönül rahatlığıyla CHP'ye oy verirken konu HDP olunca kılı kırk yarmaya başlıyor. Benden oy isteyen CHP, şu zamanda bunu demişti, burada şöyle davranmıştı, şu gün susmuştu, şunların yanında durmamıştı, bunlara karşı düşük sesle itiraz etmişti demeyenler, önlerine konan olanca sağcı adaya basıp geçenler, HDP'in her tür söylem ve eylemini kuyumcu terazisi hassaslığıyla ölçüp 24 ayar sonucuna varmadıkları için veryansın ediyorlar. Neden?
Bunu iki şekilde değerlendirebiliriz: 1) HDP'den beklentileri var, karşılanmasını istiyorlar, 2) HDP'den beklentileri yok, aslında oy verecekleri de yok ve beklentileri CHP'den ve başka bazı sol partilerden olduğu için bu şekilde bir değerlendirmeye tabii tutuyorlar.
İlk değerlendirme biraz naif. Ama ne yazık ki bu ülke bu kadar naif değil. Eminim böyle düşünenler vardır ama bu seçmen grubunun geneli böyle görünmüyor.
Bana ikinci değerlendirme doğru gibi geliyor. Kaç seçimdir aynı konuşmaların dönmesinden, bu seçmen grubunun nihayetinde Mansur Yavaş, Mustafa Sarıgül, Ekmeleddin İhsanoğlu gibi birbirinden sağcı, milliyetçi, islamcı adaylara neredeyse gözünü kırpmadan oy basmasından, hatta bunu kerhen değil de övünerek yapılması gereken bir şeymiş anlatmasından başka bir sonuç çıkarmak mümkün değil gibi.
Hal böyleyken ve seçim yaklaşırken önceki seçimlerde özellikle tıvitır aleminde benzer atışmalar yaşanmaya başladı bile. Bu tür sonucu belli tartışmalara girilmese daha iyi ama insan evladı bu, kendini tutamıyor işte...
0 yorum:
Yorum Gönder