Birkaç gün önce
kurulan hükumet, kamuoyunda talep edildiği gibi "tüm
Yunanların hükumeti." Yunanistan'ı uluslararası alanda
temsil edecek ve sadece kendisine oy verenleri değil, oy kullanmayan
%36'yı ve diğer partilere oy verenleri de önemsemeli. Ama bu
madalyonun bir yüzü. Diğer yüzünde; Pazar gecesi birbirlerini
bunca yıl boyunca tahvillerin kendilerini bağladığı sıkılıkta
birbirlerini kucaklayan erkek ve kadınların, onca yıl sonra iç
savaşın ardından kaybettiği vatandaşlık hakkını hatırlayan
yaşlı adamın, telefon edip SYRIZA kazansın diye dua ettiğini ve
şimdi mutlu olduğunu söyleyen bir göçmenin hissettikleri, Aralık
2008'deki ayaklanmalarda henüz çocuk olup da şimdi işsiz olan
genç kadın ve erkeklerin gözyaşları, SYRIZA'nın hükümlüler
arasında da en çok oyu alması, Alexis Tsipras'ın yeminini
etmesini takiben Naziler tarafından 1944'te Kaisariani
Skopeftirio'da idam edilen direnişçileri anması, Yunanistan'daki
yönetici sınıfın büyük gazetesi Kathimerini'nin başyazısında
"burjuva politik güçlerin başarısızlığından"
bahsetmesi ve elbette son mitinge Podemos lideri Iglesias'ın
katılarak İspanyolca ve Yunanca selamlaması ve İtalyan Komünist
Yeniden Yapılanma Partisi'nin bayraklarının görülmesi var.
Bunlar tarihi bir zaferi işaret eden anılar, yolculuklar ve
umutları gösteriyordu.
Karşı taraf ise
kendi yenilgilerine bahane olarak kendi iletişim stratejilerini
gösteriyorken bu sonuç yurtdışında kemer sıkma politikalarının
reddi olarak kabul ediliyordu. Yeni Demokrasi (ND) sonucu SYRIZA'nın
şeytanlaştırılmasına ve korku retoriğine bağlıyor hatta
burjuvaziyi güya hayal kırıklığına uğratan neoliberal
reformlara inanç eksikliğinden bahsediyor. ND'de akıllarda
sorunun, Samaras'ın uygulamaktan hiç pişmanlık duymadığını
söylediği dayatılan kemer sıkma politikalarının olabileceği
geçmiyordu bile: Bağnaz birisi için sorun asla yanlış politika
tercih edilmesi değildir, kötü tanıtılması ve uygulamasındaki
tutarsızlıktır. Beklendiği gibi hata yeni duruma da uyduruldu.
ND'li analistlere göre SYRIZA, ya "gerçekçi bir dönüş"
yapacak (yani ND'nin kaybetmesine yol açan politikaları kabul
edecek) ya da ND iletişim stratejisinin başından beri söylediği
gibi seçim öncesi "romantizminde" ısrar ederek ülkeyi
maceralara sürükleyecek.
Şu ana kadar tek "gerçekçi
dönüş" ND'nin korku kampanyasının ön cephesinde bulunan,
stratejisinin mimarı gibi davranan ana akım medya tarafından
yapıldı ve şimdi gerçeği itiraf ediyorlar. Sonuçlar ND için
kabul edilemez: Kathimeri'den bir gazeteci "Seçimler ya para
vaat ederek ya da korku salarak kazanılır ve sadece SYRIZA para
vaat etti" diyerek istemeden de olsa ND'nin, rakiplerinin
programlarını kötülemek yerine yaşanan insanlık krizine çözüm
olarak kendi programını sunması gerektiğini itiraf etti.
***
ND, otoriter bir
politikayı savunarak Avrupa'yı temelinde çatışmalar ve
problemler olmayan tek bir bütün olarak gördü. Motoru kemer sıkma
olan bir tren gibi. AB'nin bir tren olarak tarifini aşırı sağcı
eski bakan Adonis Georgiadis, seçim öncesinde kendi çektiği saçma
bir videoda yapmıştı. ND'nin toparlanması için çok zaman
gerekecek. Aynısı merkez sol için de geçerli. DIMAR'ın hayal
kırıklığı yaratan sonuçları ve Papandreu'nun yeni partisinin
parlamento dışında kalmasından PASOK'un yedinci, Potami'nin
dördüncü olmasına dek SYRIZA'nın zaferi Merkeze şunu gösterdi:
Bir sosyal kutuplaşma döneminde ya mücadele etmeden sağın
önderliğini kabul edersin (ki böyle yaparak sonlarının gelmesine
yol açtılar) ya da işçi sınıfıyla 90'lardan beri zayıflayan
bağlarını güçlendirerek sağın çözülmesine katkıda
bulunursun. Şimdiye dek Martin Schulz ve Francois Hollande,
Yunanistan'da olup bitenleri Venizelos (PASOK) ve Theodorakis'den
(POTAMI) daha iyi anlamış gibi görünüyor. Hem ekonomi hem de
insan hakları alanında programlarının stratejik olarak karşı
tarafta konumlanmasının gösterdiği gibi bu anlayış noksanlığı
nedeniyle Sol bir hükumet için destek istemek tehlikeli olurdu.
***
SYRIZA'nın, seçim
kampanyası boyunca iletişim alanındaki üstünlüğü çok açıktı
ama 25 Ocak'taki zafer bir seçim pazarlamasının değil, bir
politik stratejinin sonucuydu. Kathimerini'nin burjuva politik
güçlerin başarısızlığı dediği şey eğer Sağ (ND) seçimleri
kazansaydı bir sonraki gün ne olacağı önceden belirlenmiş
olacağının kabulünden başka bir şey değildi. SYRIZA kazandı
çünkü seçmenleri, tanımlanmış öncelikler ve "(kapitalist)
ekonominin açık gereklilikleri"nin ötesinde, toplumun
kitlesel katılımını temel alan yeni politikalar getirmenin mümkün
olduğuna ikna etti. Başka bir deyişle SYRIZA politik umutların
var olduğunu, çekincelerine rağmen önde gelen kuşkucuların ve
ideolojik muhaliflerin kendilerine oy verdiğine seçmenleri ikna
etti. Bu anlamda SYRIZA’nın zaferi halkın politikaya geri
dönüşüydü ve fark Pazar sabahı oy verme yerlerinde çok
belliydi: ND temsilcileri hiçbir yerde yoklardı. Onlar için
herhangi bir umut kalmamıştı.
Bu dönüş kesin
değil. Kısa vadede hükumetin ilan edeceği ilk önlemlere
dayanıyor ve asgari ücretin 751 avroya yükseltilmesi, hastane
giriş ücreti olarak 5 avro alınmasının kaldırılması,
Yunanistan’da doğan göçmelere yurttaşlık verilmesi gibi
kararlarla memnuniyet ve umut yarattı bile. Uzun vadede ve özellikle
sert geçecek müzakerelerden dolayı SYRIZA’nın hükumeti elinde
tutmayı sürdürebilmesi için daha geniş bir halk desteği
umuduyla topluma ve sosyal hareketlere dönmesi gerekiyor. Bir parti
olarak SYRIZA’nın kurması gereken bağlantı budur. Popülist bir
sağ parti olan ANEL’in desteğine rağmen, Sol bir hükumetle
Yunan halkının arasındaki bağı sıkılaştırmak özellikle
bugünden yarına yok olmayacak toplumsal zararların olduğu bir
dönemde varoluşsal bir öneme sahip. Yeni hükumet kendinden
öncekilere hiç benzemediği için başarısı, tarihi semboller ve
politik pazarlamayı aşmalı. Başarısı; işsizlerin ve 500
avroluk emekli maaşı alanların sıkıntıdan kurtarılmasından
toplumsal ekonominin örgütlenmesine, polisin
demokratikleştirilmesinden göçmen ve LGBT haklarına dek birçok
politikasını savunmasına bağlı. Açık ki bu başarı kitlesel
katılımı öngörüyor: parti içi demokrasinin güvence altına
alınması, parti ve hükumet ve hükumet ve çeşitli hareketler
arasındaki ilişkilerde göreli özerkliğin kurulması…
Parlamenter/toplumcu temsiliyetin az devlet temsiliyetinin baskın
olduğu otoriter demokrasi zamanlarında, burjuva hükumetlerin
partilerin arka planda yer almalarını, en iyi ihtimalle seçim
kampanyalarının organizatörleri olarak davranmalarını istediğini
gösterdi. Eğer sol hükumet politik kesinti yaratmak istiyorsa bu
sadece politik programla sınırlı kalamaz. Partinin ve hükumetin
örgütlenmesini ve işlevini, başka bir deyişle umudun programının
planlanması, denetlenmesi ve gerçekleştirilmesi sürecini de
içermelidir.
Christos Karagiannidis – SYRIZA
milletvekili
Dimosthenis Papadatos- RedNotebook
EdtörüAnalyze Greece
Çeviri: Kontra Salvo
0 yorum:
Yorum Gönder