Bir radikal değişim olasılığı elli yıldan fazladır tarihsel ufuktan silinmişti. Solun düşüşü 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla birlikte Stalinizmin en çok ses çıkaran muhaliflerini de en sert şekilde vurarak doruğa ulaştı. Teorik başarısızlık ve politik yenilgi, Sol içinde keskin bir tartışma ve çatışmaya yol açan bir "sol melankoliyi" getirdi. Bu döneme "tarihin sonu" öncülüğünde bir "yeni dünya düzeni" açıklaması damga vurdu.
Yunan seçimleri ve olası Syriza zaferi bu yeni düzeni tarihteki en kısa düzen haline getirecek. Ama neden Yunanistan ve neden Syriza? Sıkı önlemler, açık eşitsizlik, aşırı yoksulluk ve demokrasinin çürümesi, Yunanistan'ı neoliberal politikaların test edilip Avrupa'nın ve dünyanın diğer yerlerine ihraç edileceği bir laboratuvara dönüştürdü. Halk, yaşamlarının bozulmasına tepki gösterdikçe polise daha fazla yetki verildi, her yere duvarlar inşa edildi ve kamplar kuruldu. Ama dünyanın diğer yerlerinden daha fazla ayağa kalkan da Yunan halkı oldu. Syriza, 2012 ve 2014'teki seçimlerde %3 civarında dolanan protest bir olmaktan kademeli olarak çıkarak 2015’te hükumet olmayı bekleyen bir parti haline geldi. Bu durdurulamaz yükseliş hem planlı hem de tesadüfiydi.
Pek çoklarında alaycı bir gülümsemeye yol açacak bir tabir kullanmak gerekirse iktidar sisteminin sonunun gelmesi artık tarihsel bir zorunluluk. Tarih boyunca radikal değişiklikler, egemen sosyal ve politik yapı doğal yaşamının sonuna varmışsa ve zamanı geçmiş ve zararlı hale gelmişse başarılı olurlar. Yunanistan'daki durum budur. Geçmişten bu yana tarihsel zorunluluk, yalnızca ilerlemenin kaçınılmazlığına artık inanmadığımız zaman ortaya çıkmıştır. Beklenmedik olanı zorunluluğa çevirmek için üç unsur gereklidir. Güçlü yaygın talep, iktidarı almaya hazır bir politik özne ve nihayet diğer unsurları yanıcı bir bütün haline getirecek olan bir katalizör. Bu üç unsur da Yunanistan'da bir araya geldi. Eski politik seçkinlerin yaygın bir şekilde reddedilmesi, politik özne olarak Syriza ve katalizör olarak sert önlem politikaları, Avrupa’nın ilk radikal sol hükumetinin oluşmasına yol açabilir.
Sol hazır mı, başarılı olabilir mi? Hazırlıklı olduğunuz şeyler ve mucize veya deprem gibi bir anda çarpan şeyler vardır. Âşık olmaya veya bir devrim başlatmaya asla hazır değilsinizdir. Karar, eylem biraz delilik gibidir, ele geçirir. Syriza, halk tarafından radikal değişimin öznesi olarak benimsendi. İktidara gelir gelmez sol ne yapacak sorusunun tek bir yanıtı var. O gün, bir önceki günün devamı olacak. Syriza, hükumetteki ilk dönemi için detaylı programını açıkladı. Ekonomistlerinin bir kısmı dünya çapında tanınıyor ve Yunanistan'ın en iyileri arasında. Ama 21. yüzyılın demokratik sosyalizmi için tek bir plan veya örnek yok. Sol; doğaçlama, gelişebilir olmalı, vahşice pragmatik ve uzlaşmaz bir şekilde ilkeli bir hale gelmeli. Planlama, politika geliştirme ve hazırlıklar etraflıca devam ediyor.
Şu anda Avrupa’nın geleceği Yunanistan’da belirleniyor. Ya neoliberalizm, sert önlemler ve demokrasi sonrası koşulların getirdiği felaket ya da direnişin ilk büyük zaferi olacak. Direniş ve mücadelenin kazanabileceğini, zaferin ütopik bir rüya olmadığını gösterecek. Bu mücadele hem seçim sandığını hem de sokağı içeriyor. Sosyal hareketler olmadan Sol hükumet ve hükumet değişmeden de dayanışma kampanyaları ve sosyal hareketlerin devamlı bir başarısı olamaz. İşaretler olumlu. Tarih, yeniden harekete geçti.
Costas Douzinas, Hukuk Profesörü ve Londra Üniversitesi Birkbeck Beşeri Bilimler Enstitüsü Müdürü
SYRIZA
Çeviren: Kontra Salvo
0 yorum:
Yorum Gönder