Devam eden mücadele, Avrupa’nın ekonomik ve politik egemen kültürü için yapılan bir mücadele. AB güçleri, Avrupa’yı on yıllardır atalet içinde tutan teknokratik statükoyu savunuyor. Büyük muhafazakâr T. S. Eliot Notes Towards a Definition of Culture’da (Kültürün Tanımı Üzerine Notlar) tek tercihin sapkınlık ve inançsızlık arasında olduğu anlardan, yani bir dini hayatta tutmanın tek yolunun, bu dinin ana bedeninden hizipçi bir kopuş gerçekleştirmek olduğu anlardan söz eder.
Avrupa’ya dair bugünkü pozisyonumuz şu: yalnız yeni bir “sapkınlık” (şu anda Syriza’yla temsil ediliyor) Avrupa mirasından kurtarılmaya değer geriye ne kaldıysa kurtarabilir: demokrasi, halka güven, eşitlikçi dayanışma.
Syriza’nın saf dışı edilmesiyle kazanacak olan “Asyalı değerlere sahip bir Avrupa” (elbette Asya’yla bir ilgisi yok ama çağdaş kapitalizmin demokrasiyi askıya alma şeklindeki net ve mevcut eğilimiyle ilgisi var) olacak. Biz Batı Avrupalılar Yunanistan’a, yoksullaşmış ulusun durumunu merhamet ve sempatiyle takip eden bağımsız gözlemcilermiş gibi bakmayı seviyoruz. Böyle konforlu bir bakış açısı vahim bir yanılsama. Son haftalarda Yunanistan’da olup bitenler hepimizi ilgilendiriyor, söz konusu olan Avrupa’nın geleceği.
Yani bugünlerde Yunanistan hakkında bir şeyler okuduğumuz zaman, daima aklımızda eskilerin dediği o sözü tutmalıyız: “de te fabula narratur”*
Slavoj Zizek
*Anlatılan senin hikayendir
Analyze Greece!
Çeviri: Kontra Salvo
0 yorum:
Yorum Gönder