Bugünlerde kalbimizin Türkiye'deki yarısı öldürüldü. 1977'de Taksim Meydanı'ndaki Kanlı 1 Mayıs'ın hatıraları canlanıyor. Solun, sendikaların ve Kürt demokratik hareketinin öldürülen militanları için öfkeleniyoruz ve yas tutuyoruz.
Dün Ankara'da yaşanan bombalı saldırılar, son yıllarda Solu ve Kürt hareketini devamlı olarak hedef alan devletin ve paramiliter mekanizmaların yeni bir suçu. Diyarbakır ve Suruç'ta da bombalı saldırılar oldu. Bu saldırılar, sadece Kürt haklarını savunmakla kalmayan aynı zamanda tüm Türk halkı için de demokratik haklar ve özgürlüklerin önemli bir savunucusu olan HDP'nin "Sultan" Erdoğan'ın Anayasayı daha da otoriter bir hale getirme planlarını başarısız kılan seçimlerdeki yükselişinden önce meydana geldi.
Emperyalist güçlerin Suriye'deki oportünist politikalarının etkisinin yanı sıra Erdoğan hükumetinin, İslam devleti ve benzeri diğer gruplara verdiği tehlikeli destek yoluyla Suriye trajedisinin yayılmasındaki büyük sorumluluğu da unutulmamalı.
Yunan hükumeti Erdoğan'a başsağlığı dilemek yerine HDP başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Katilleşmiş bir devlet anlayışıyla karşı karşıyayız" çığlığını duymalıydı.
Türk ve Kürt solcularının, demokrat ve ilerici toplumun, Türkiye'de demokrasi Kürdistan'da barış için gerçek umut olan insanların, Erdoğan'ın otoriterliğine ve maceracılığına ve yabancı merkezlerin teşvik ettiği cihatçılığa karşı direniş ve umut duvarını yükselten insanların yanındayız.
Atina halkını yarın yapılacak olan Türk ve Kürt halkıyla dayanışma yürüyüşüne kitlesel ve kararlı bir şekilde katılmaya çağırıyoruz.
Halkın Birliği
Çeviri: Kontra Salvo
0 yorum:
Yorum Gönder