Bu aralar "muhafazakar" gazete ve tv kanallarında bir Ayasofya sevdasıdır almış başını gidiyor. Ayasofya sevdası dediğim de salt İstanbul'daki için değil, Trabzon'daki Ayasofya için de var.
Her ikisi de II.Mehmed tarafından İstanbul ve Trabzon fetihlerini takiben vakıf eseri olarak camiye çevrilmiş. Cumhuriyet'ten sonra İstanbul'daki Ayasofya 1934'te, Trabzon'daki Ayasofya ise 1964'te müze olarak hizmet vermeye başlamış.
Şimdi malum çevreler, bu sefer de tapu kayıtlarına istinaden her iki müzenin de ibadete açılmasını talep ediyorlar. Tapuya göre buralar II.Mehmed'in vakıflarına aitmiş ve onun isteğine uygun kullanılmalıymış. Yıllardır dile getirilen bu taleplerin, bu sefer karşılanma ihtimali hayli yüksek görünüyor.
Kürtaj yasasını takiben zina yasasını da gündeme getirip geçirebilecek bu hükumet, başarılarını da Ayasofyalar'da şükür namazı kılarak kutlar artık...
Biz de lise yıllarında mahalle baskısı nedeniyle kılamadığımız namazların kazalarını gönül rahatlığıyla kılarız.
(Ha, bu arada lise yıllarında namaz kılmadığımız ve oruç tutmadığımız için uğradığımız mahalle baskısıyla ilgili hangi gazeteye röportaj vermemiz gerekiyor?)
(Ufuk Uras'ın röportajını okumak isterseniz)
0 yorum:
Yorum Gönder