GUE/NGL

Geçen Eylül’de yapılan seçimlerde, seçmenler SYRIZA’nın iki eksene dayanan yeni siyasi programını kabul etti:

GUE/NGL Milletvekillerinin Diyarbakır’ın Sur İlçesine Girmelerine İzin Verilmedi

GUE/NGL heyeti, Türkiye ziyaretine dair raporunu Strazburg’da 8 Mart günü saat 17.30’da açıklayacak.

GUE/NGL

Cizre sakinlerine yönelik ölümcül saldırıları en güçlü şekilde kınıyoruz.

30 Ekim 2013 Çarşamba

Çek Seçimleri: Kriz Çözülmek Yerine Daha da Şiddetlendi

Kırmız: Komünist, turuncu: ČSSD,
Mavi: ANO 2011, Mor: TOP 09
Yaz aylarındaki hükumet krizinden sonra, Çek Cumhuriyeti'nde erken seçim kararı alındı. Büyük gün, bu hafta sonuydu. Kampanya süresi göreceli olarak kısaydı ve seçim bildirgeleri çoğunluğun ilgisi çekmedi.

Seçim kampanyaları daha çok kişiler ve politik pazarlama üzerine geçti. Anketler seçim tarihine kadar sol için olumlu sonuçlar gösteriyordu ama son iki haftada durumun çok daha karmaşık olacağı ve solun net bir çoğunluk kazanamayacağı anlaşıldı.

25 Ekim 2013 Cuma

ASP'nin Avrupa Komisyonu Başkanı Adayı: Alexis Tsipras

Avrupa Sol Partisi'nin (ASP), Madrid'de yapılan Başkanlar Konseyi toplantısında, 2014 Mayısı'ndaki Avrupa seçimlerine hazırlık konuşuldu.

Avrupa'da, demokrasi ihlal ediliyor. Yasaları sadece mali piyasaların isteği belirliyor. Yurttaşlar, halklar, Avrupa'nın geleceğine karar vermek için mutlaka iktidarı ele almalılar. Her gün saldırıya uğrayan halk egemenliğine saygı duyulması sağlanmalı.

Başkanlar Konseyi olarak, Avrupa Komisyonu başkanlığı için ortak bir aday çıkarma olasılığını tartıştık.

Biz, bu yeni uygulamanın AB'yi demokratikleştireceğine inanmıyoruz. Avrupalı liderler ve troykanın umduğu gibi otoriterliklerini gizlemeyecek.

Seçim kampanyası süresince, konuşma tekelini krizden sorumlu olanlara bırakmak için bir neden olduğuna inanmıyoruz. Halklar, işçiler, kemer sıkmaya karşı ve Avrupa'nın yeniden kurulması için mücadele eden herkesin mutlaka bir megafonu olmalı.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Athletic Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor...

Eyüpspor’un iç saha maçlarını oynadığı stat, Eyüp hükumet konağının hemen bitişiğinde, yol üzerinde, bir yan tribün bir de kale arkası tribünden ibaret 2.500 kişi kapasiteli bir stat. Bu Pazar günü oynanan (2. Lig denen ama aslında 3 lig takımları olan) Eyüpspor-Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor (DBB) maçını izlemek için işte bu stada gittik.

Maç için hava ve zemin şartları müsaitti. Hava, çok bulutlu az güneşli, zemin gayet çimdi. Ama misafir takım, yani DBB taraftarı için ayrılan, şık takım elbiseli bir Eyüpspor görevlisinin 10 liralık biletleri toplayarak bizi içeri aldığı misafir takım tribünü için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. Her ne kadar TFF sitesinde “Koltuklandırma: Tümü Koltuklu” diye geçse de tamamen demir aksamdan oluşan bu tribünde neredeyse hiç koltuk yoktu. Olan 8-10 plastik koltuğa oturmak yerine doğrudan çamurun üstüne oturmayı tercih ederdiniz. Tuvaletler içinse bir DBB taraftarının yorumu şöyle oldu: “Bilerek böyle yapıyorlar. Diyarbakır böyle mi hiç, mis gibi stat”.

2 Ekim 2013 Çarşamba

Avusturya'nın Paradoksal Oylaması

Avusturya parlamenter seçimleri sonucu, tüm Avrupa’da paradoksal görülmüş olmalı

Göreli olarak elverişli ekonomik veriye rağmen, iktidardaki Sosyal Demokratlar (SPÖ) ve Muhafazakârların (ÖVP) “Büyük Koalisyonu” cezalandırıldı. Oyları yüzde 55’ten yüzde 51’in altına düştü. SPÖ, yüzde 27’yle en büyük parti olarak kaldı ama şimdi parlamentoda 183 sandalyenin 108’ini elinde tutan dört sağ partiyle birlikte bulunuyor.

Alman milliyetçisi, ırkçı FPÖ, yüzde 21.4’le (+%3.9) beklenenden daha iyi bir sonuç aldı. Parti, Jörg Haider tarafından kurulan BZÖ’ye 2005’ten bu yana kaptırdığı oyların çoğunu geri almayı başardı. FPÖ, Styria bölgesinde hem ÖVP hem de SPÖ’nün seçmenleri kazanarak en çok oy alan parti oldu.

1 Ekim 2013 Salı

Avrupa'nın En Solcu Hükûmeti Sağcı Koalisyon Tarafından Yenildi

2005'te iktidara geldiğinde Avrupa'daki en ilerici hükumet olarak kabul edilen Norveç'teki Kırmızı-Yeşil koalisyon hükumeti, 9 Eylül'deki meclis seçimlerinde acı bir yenilgi tecrübe etti. Sağcı popülist bir partiyi de içeren merkez sağ ve sağ kanat dört partinin oluşturduğu koalisyon, sağlam bir çoğunluk elde etti ve yeni bir hükumet kurmak için görüşmeler yapıyorlar. Bu, petrol gelirlerinin kamu kasasına aktığı, ekonomik krizin neredeyse fark edilmeden geçtiği, işsizlik oranlarının rekor derecede düşük olduğu, reel ücretlerin uzun bir süredir düzenli bir şekilde arttığı ve refah devletinin çoğunun hala bozulmamış olduğu bir durumda yaşandı. Kısaca, ülke, petrol ve doğal gaz kaynaklarının bolluğu ve demokrasi ve sosyal eşitlik tarihiyle dünyada şanslı bir istisnayı temsil ediyordu. Nasıl oluyor da Kırmızı-Yeşil bir hükumet böylesi koşullarda seçim kaybedebiliyor?