6 Ekim 2010 Çarşamba

Sömürü Oranı Nedir? (yok yok ben bulmadım, sakallı zamanında açığa çıkarmış)

Şimdi, diyelim ki bizim günlük ihtiyaçlarımızı karşılamak için 30 liraya ihtiyacımız oluyor. Yemek-içmek, gezmek-tozmak, gazete almak, yazsa dondurma almak, kışsa sıcak çikolata içmek falan gibi...

Bunu kazanabilmek için de -şanslıysak- işe giriyoruz haliyle. Bu mal ürettiğimiz bir fabrika da olabilir, hizmet ürettiğimiz bir plaza da olabilir. Kamu olmuş, özel olmuş fark etmiyor. Burada önemli olan ücret karşılığı çalışıyor olmak.

Sabahtan akşama -ki bu devirde mesai saati aslında uyulmayan yasalara göre 8 saate tekabül ediyor- çalışıyoruz ve 30 liralık ücretimizi alıyoruz. Oh mis gibi, değil mi? 8 saat çalıştık ve ihtiyacımız olan 30 lirayı kazandık. Nankörlüğün alemi yok.


Mis gibi değil işte. Çünkü bizim 8 saat sonunda ürettiğimiz mal veya hizmetin değeri 60 lira oluyor. Yani biz aslında 4 saat çalışarak ihtiyacımız olan 30 liraya eşdeğer mal veya hizmet üretimi yapmış oluyoruz. Peki, geri kalan 4 saatin karşılığı olan 30 lira nereye gidiyor?

Bu oluşan fazlalık dosdoğru patronun cebine gidiyor elbette. İşte bu ikinci 4 saat ve 30 liraya "artı-değer" diyoruz. Nasıl? Ücret almadan 4 saat çalışmak mis gibi değilmiş, değil mi?

Peki, sömürü oranı kaç olmuş oluyor bu durumda:

(Karşılığını aldığımız işgücü / Karşılığını almadığımız işgücü)

Karşılığını aldığımız 4 saat / Karşılığını almadığımız 4 saat)*100= %100...

Sanırım nankör olunabilir artık...

0 yorum: