12 Ekim 2010 Salı

Şapkadan Tavşan, Soldan Liberal Çıkartmak...

Son zamanlarda hatta biraz daha geri gidelim, son yıllarda, bazıları şapkadan tavşan çıkartan sihirbazlara özenerek soldan liberal çıkartmaya çalışıyor. Biraz ciddileşirsek şöyle de tarif edebiliriz: söylenenleri, konuşulanları kendilerince yorumlayarak birilerinin liberal olduğunu iddia ediyorlar. Daha da ciddileşip! sol jargonla ifade edecek olursak -ki bu onların eminim çok hoşuna gidecektir-: söylenenleri maniple edip var olandan farklı bir şekilde göstermeye çalışarak zihin bulanıklığı yaratmaya çalışıyorlar.

Sol adına, özellikle de sosyalist sol adına konuştuklarını söyleyen, biraz uğraşırsanız aralarında yıllara ve yollara dayanan ve artık büyük ölçüde anlamını yitirmiş olan “SSCB nasıl bir devlettir, halk savaşı mı sınıf savaşı mı, faşizme karşı omuz omuza mı faşizme geçit yok mu, darbeden sonra örgütü sen mi dağıttın ben mi” gibi tuhaf ideolojik! ayrımlar olduğu hemen ortaya çıkacak bu arkadaşların şapkadan tavşan -pardon- soldan liberal çıkartmak konusundaki hevesli ve “gelin itiraf edelim” verimli işbirliği gerçekten göz yaşartıcı.

Ne statükoya karşı ne de kendi deyimleriyle oluşmaya başlayan yeni statükoya karşı geçerli bir argüman üreten bu solak gözbağcıların, kendilerini ve çevrelerini varlıklarının gerekliliğine inandırmak için bu kadar çaba harcamaları ayrıca acıklı. Halkımızın çok değerli bir sözü var: bu kadar çabayı ilime, fenne harcasaydık şimdiye kadar çoktan uzaya çıkmıştık.

Ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet kontenjanından bolca kullanarak har vurup harman savurdukları işçi, emekçi, sol, sosyalizm ve illa ki sınıf gibi kavramlarla bir şey yap(a)mayışlarını örtmeye çalışıyorlar. Beylik laflar, bildik sloganlar, sıradanlaşmış eylemciklerin yarattığı toz bulutunun arkasından devrim çıkaracaklarını iddia ederek umut dağıtıyorlar. Üstelik sadece çevrelerindekilerin değil artık kendi gözlerini de bağlıyorlar. Söyledikleri sözler dönüp dolaşıp kendilerini bulup, inandırıyor. Onlar ki MÜSİAD'dan korkup TÜSİAD'ı ehven-i şer görenler. Cemaatten korkup ulusalcılara göz kırpanlar. Yani ölümden korkup sıtmaya razı olanlar. Onları gördük, yaşadık ve bildik. Artık yeter!

İşte şimdi bu toz bulutunun arkasındayken ellerinde tuttuklarını iddia ettikleri solun şapkasından liberal çıkarttıklarını iddia ediyorlar bir de. Kör-topal, el yordamıyla da olsa kimi zaman yanlış yerlere yönelseler de sıklıkla eskiden kalma “kötü” alışkanlıkları nüksetse de yeni bir şeyler arayanları, toz bulutundan çıkmaya çalışanları çelmelemeye uğraşıyorlar. Toz bulutundan kurtulmaya çalışanların kurdukları yeni sözlerle kendi kumdan kalelerini yıkacaklarından o denli korkmuşlar ki ne karşı oldukları burjuvazi ne de ömürlerinde ömür çalmış yargı... Hepsinden çok varsa yoksa gözbağcılıktan gerçek hayata geçmeye çalışanlar. Ah onlar bir olmasa, solun önünü bir tıkamasalar şapkadan daha neler neler çıkacak.

Ama... Ama bizim de beklentimiz o dur ki; bu toz bulutundan çıkmaya çalışanlar yeni bir toz bulutu yaratmasınlar. Açık, net ve berrak olsunlar. Sihirbazlık alışkanlıklarını bıraksınlar. Ve gözleri yeniden bağlamaya kalkmasınlar. Çünkü bir kere açılan, gerçeği bir kere gören gözler -artık kendileri göz yummadıkça- yanıltılamazlar. Şimdi toz bulutundan çıkanların önlerinde yeni, büyük, geniş ve bilmedikleri değil ama unuttukları bir dünya var. Bu dünyaya derin bir nefes alıp çekinmeden adım atmak kolay iş değil ama imkansız da değil... Ne de olsa gerçekçi olup imkansızı isteyenler de bilmedikleri gerçek yolculuklara çıkıp bilmedikleri gerçek adalarda imkansızı elde etmişlerdi.

...Bize şimdi gereken şey, sözlerimizi içeri alabilsin diye kardeş kalbin kapısını açabilmektir...

0 yorum: