14 Kasım 2012 Çarşamba

Ofisteki Köpek Balıkları

Dünyadan bihaber insanlarla aynı ofiste çalışıyorum. Ya da her şeyden haberdar olup da kimseyle konuşmayan insanlarla, bilemedim. Gerçi her şeyden haberdar olsalar da kimseyle bir şey paylaşmadıkları için bihaber olduklarını varsaymakta haklıyım diye düşünüyorum.

Mesela 64 gündür devam eden açlık grevlerinden haberleri var mı bilmiyorum. Evet, ara sıra amiyane tabirle olta atıyorum belki bir laf eden olur, mevzuya giren olur diye ama kimse oralı olmuyor. Ya da dediğim gibi hiçbir şeyden haberleri yok ve attığım oltanın farkına bile varmıyorlar.

Ofiste işler böyle yürüyor. En azından benim bildiklerim ve duyduklarım da böyle... Ofis Kürdü olunca çok da geniş bir manevra sahasına sahip olunamıyor. Olta atıyorsunuz ve karşıdaki oltaya vurursa inceden mevzuya giriyorsunuz. Bizim ofiste henüz oltaya vuran olmadı. Gerçi daha önce mesela Sebahat Tuncel'in polis tarafından darp edildiği bir olayın ertesi günü "Oh olsun, o da polise tokat atmıştı" ve Van depreminden sonra gönderilen yardım paketlerinden çıkan taş, sopa, bayraklarla ilgili olarak "Onlar da bizim askerimiz ölünce seviniyorlar" tepkileri verilmişti ama bunlar daha çok oltaya köpekbalığı vurmasına denk düşüyor: "Lüfer peşine çıkan balıkçının ağına köpekbalığı takıldı"

Bu insanların tepkisinden ya da tepkisizliğinden diyeyim, genelde Kürt sorununa özelde açlık grevlerine dair AKP'nin ve CHP'nin neden kararlı ve sonuç alıcı adımlar atmadığı anlaşılabilir. Kürtlere ve sorunlarına dair bilgileri, İsveç'le sorunları olan Samiler hakkındaki bilgileri kadar olduğu için bu konu onları en fazla çatışmalarda ölen askerler kadar ilgilendiriyor. O da ölen askerler için üzüldükleri kadar kerameti kendinden menkul milli gururları darbe aldığı için... Neticede okudukları gazeteler Hürriyet, Milliyet, Sözcü, Cumhuriyet, en fazla Radikal olan bir insan grubundan söz ediyorum. Üşenmeyip para vererek her gün hem Cumhuriyet hem de Sözcü alanı var. Aşırı şerbetli hamur tatlısı gibi...

Tabii bütün bu olta atmalar falan insanlara dert anlatmak gibi bir kaygı varsa geçerli. Yoksa "Hepinizin canı cehenneme" diye kapıyı vurup çıkmak da mümkün...

2 yorum:

omk dedi ki...

"çok iyi anlıyorum" desem ne kadar iyi anladığımız anlatabileceğimi sanmıyorum ama o kalabalıktan bazen bir yoldaş utangaç, kibar bir sesle yanına gelebiliyor. bir sigara molasında "hocam ben de..." diye başlayan bir cümle kurabiliyor. sonrası güzel zaten.
hamiş: çok yorum yazan biri değilim ama kalbimden geçenler bunlar olduğu için söyleyiverdim. selamlar

KontraSalvo dedi ki...

Siz şanslıymışsınız, ne güzel :)