Bir süredir, Halil Berktay, Yıldıray Oğur, Melih Altınok ve hempaları (Yani bilcümle Taraf çevresi), tıpkı iktidarın yaptığı gibi “Ben ortaya bir iddia atayım da tersini ispatlamaya onlar uğraşsın” yöntemini kullanarak sola dair bir takım iddialarda bulunuyorlar.
Kendilerini en doğrucu ve de demokrat kabul ettikleri için iddialarını ispatlama yükümlülüğü de duymuyorlar. Onlara göre neredeyse memlekette bir gün bile iktidar olmamış sol, bugüne kadar kötü olan ne varsa her şeyin müsebbibi olduğu için kendini sürekli temize çıkarmaya çalışmakla mükellef. Ve bu doğrultuda, en son örnek olan 1 Mayıs 1977 katliamı konusunda olduğu gibi solcuların bin yıldır bildikleri ve üzerine tartıştıkları gerçekleri sanki ilk defa kendileri ortaya çıkarmış gibi görünüp hayli devlet ve iktidar yanlısı zorlama yorumlarla solcuların kabahatiymiş gibi ortaya atmakla meşguller. Bu, “Gerçekleri ilk defa biz ortaya çıkarıyoruz ve üzerine konuşmaya cesaret ediyoruz. Tabuları yıkıyoruz” hali ciddi anlamda ülkenin ve toplumun demokrasi tarihini kendileriyle başlatma hastalığına kapıldıklarının göstergesi. Üstelik bunu hayli pervasız bir üslupla yaptıkları için züccaciye dükkânına dalan fil misali kırıp dökmedikleri şey, eğip bükmedikleri gerçek kalmıyor.
Biz söyleyince “ilkel”, antikapitalist Müslümanlar söylese “Vay be ne güzel söylemişler” olarak değerlendirilecek bir cümle kuracak olursak “Burjuvazi, solcular nezdinde bir kere daha ezilenlere savaş açmış görünüyor”. Bu savaşta Taraf gazetesinin ve bu gazetenin kendisine yüklediği “En demokrat” misyonunu olumlayanların durumunu son zamanlarda sosyal medyada da sürekli dolaşan Malcolm X’in “Eğer dikkatli olmazsanız, gazeteler sizin mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise sevmenizi sağlar” sözü net olarak özetliyor. Bu söz, özellikle son yaşanan 1 Mayıs 1977 katliamı için Taraf gazetesinin yayınladıklarıyla ilgili tam olarak geçerli. 34 yoldaşını kaybeden solcular, bir anda yaşanan katliamın sorumlusu olarak sunulmaya başlandı. Yüzlerce, belki de binlerce tanığın anlattıklarına karşılık bir Halil Berktay’ın hayal gücü ortalığı karıştırmaya yetti. Baş destekçisi Yıldıray Oğur’un, Genç Siviller olarak The Marmara Oteli’nin penceresinden sarkıttıkları “1 Mayıs 1977’de buradan ateş edenler bulunsun” pankartından nasıl bu kadar çabuk vazgeçtiğini ise yeni nesil kıvraklıkla açıklamak sanırım doğru olur. Kanlı 1 Mayıs’ın sorumlularının solcular olduğunu bir anda “keşfettiğine” göre, artık ateş edenler de bulundu kabul olmalı.
İlginç olan, biz solcuların da bunların (Taraf gazetesi ve hempaları) söylemleri karşısında “Aaa, bu kadar yalanı gözümüzün içine baka baka nasıl söylüyorlar” diye şaşırıp gözüne fener tutulmuş tavşan gibi kalakalması. Hatta bir kısım solcunun iyiden iyiye “Vay be, biz hiçbir şey bilmiyormuşuz, hep kullanılmışız” psikolojisine kapıldığı görülüyor. Bu durum, bu kendi bildiğinden emin ol(a)mama, en ufak bir karşı çıkışta kendi sözünün arkasında dur(a)mama hali, bir zamanlar sahip olunan entelektüel birikimin erimesi sonucunda, düşünce dünyasında yaşanan fukaralığın sonucu olsa gerek. Yıllardır basmakalıp sözleri tekrarlaya gelen -her rengiyle- sol, kendine yöneltilen ciddi bir saldırı karşısında “ama ama…” diye kekelemekten başka bir şey yapamıyor.
Sol, içinde bulunduğu bu atıl durumdan ancak ve ancak düşünce dünyasında kuracağı hegemonya ve bunu insanlara anlaşılır biçimde sunacağı bir pratikle çıkabilir. Bunu başardığımız zaman bu türden sola dair bu türden abuklamalar kendiliğinden boşa düşecektir.
Hamiş: Hangi soldan bahsediyorsun diyenler, HKP, İP, TKP/SİP vb. örgütlerden bahsetmediğimden emin olabilirler.
0 yorum:
Yorum Gönder