Hidroelektrik santraller (HES) sadece Türkiye’de değil, dünyanın (bize göre) öbür ucunda da halkların başına bela. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yapılmak istenen HES’lere, yöre halklarının kimi tarihi ve doğal güzelliklere zarar vereceği (bkz: Allianoi), kimi geçim kaynaklarına zarar vereceği (bkz: Çamlıhemşin) kimi de kutsal saydıkları bölgelere zarar vereceği (bkz: Dêrsim) gerekçesiyle karşı çıkıyor. Nehirlerin özgürce aktığı yerlerde sürekli olarak ilerleme, kalkınma ve gelişmenin biricik kaynağı, işsizlik, yoksulluk ve ekonomik durgunluğunsa yegâne çaresi olarak sunulan HES’lerin, Guetemala’nın Huehuetenango Bölgesi’ndeki denizden yaklaşık 1500 metre yükseklikte bulunan Santa Cruz de Barillas kasabasında yaşayan halkın da başına bela olduğunu görüyoruz.
Hikâye, İspanyol bir şirketin yerel ayağının bölgeye gelip HES yapmak istemesiyle başlıyor. Bizdeki ÇED süreçlerine benzer çoğunlukla göstermelik olan prosedürlerin tamamlaması için, ilk olarak bölge halkına HES isteyip istemedikleri soruluyor. %60’lık bir oranla karşı çıkılmasına rağmen şirket, sermayenin evrensel düsturu olan “kervan yolda düzülür” mantığıyla şantiyesini kurmaya başlıyor. Sonrası malum: Halkın, önce hukuki yolları kullanarak engel olmaya çalışması, kurulu düzenden (medya, merkezi devlet, hukuk sistemi vb.) beklediği desteği göremeyince işi ele alıp fiilen müdahale etmesi sonucu şirketin kurulu düzeni yardıma çağırması sonucu çıkan olaylar.
France24’ün web sitesinde gezinirken denk geldiğim HES karşıtı mücadeleyle ilgili olarak, yine aynı sitede bizzat kaynağından gelen şöyle bir de haber var:
Mayalar’ın kutsal saydıkları toprağa elektrik santrali inşa edilmesine karşı isyanına ordu müdahale etti
Guatemala’nın Santa Cruz de Barillas kasabası şu anda ordunun sıkıyönetimi altında. Kasaba sakinleri hükumetin orduyu gönderme kararını, yapılması planlanan hidroelektrik santrale karşı açıkça isyan etmelerini cezalandırma isteği olarak görüyor.
Görüntü tanıdık geldi değil mi? |
İçişleri Bakanı Mauricio Lopez Bonilla, ölümle ilgili olarak hemen kutlamalara katılanların alkollü olduğu iddia etti ve olayla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu. Belki de daha ilginç olan, kargaşanın hemen ertesi günü başkan Otto Perez Molina’nın kasabada 3 Mayıs’tan itibaren 30 gün boyunca polis ve asker sıkıyönetimi ilan etmesi oldu. Başkan, 7 Mayıs’taki Santa Cruz ziyareti sırasında, şiddetle ilgili olarak uyuşturucu kaçakçılarını ve suç örgütlerini işaret etti.
Fakat bu açıklamaların hiçbiri kasaba sakinlerini tatmin etmedi. Latin Amerika’daki en yüksek cinayet oranlarından birine sahip olan bir ülkede, pek çok kişi hükumetin bu ölümü protestoları durdurmak için kullandığına inanıyor. Onlara göre olayın, HidroSantaCruz su şirketinin inşa etmeyi planladığı elektrik santrali içeren Calambam projesinin başlamasından beri varolan gerginlikle bağlantısı var.
Sıkıyönetim başladığından bu yana 17 kişi tutuklandı. Gerçek adını vermeyen Kan Kan, Santa Cruz de Barillas yakınlarında bir köyde yaşıyor. Tarihsel olarak yerli Maya halkına ait olan bölgeleri savunan yerel bir örgütün üyesi.
Olaydan sonra iptal edilen kutlamalar aslında 1 Mayıs’tan 3 Mayıs’a kadar sürüyor. Görgü tanıklarına göre, Santa Cruz merkezinden, yakınlardaki Santa Rosa mahallesine giden bir grup katılımcıya yaklaşan bir pikap kamyonetin kasasında yer alan silahlı adamların kalabalığa ateş açması sonucu bir kişi ölüyor, iki kişi yaralanıyor. Ateş açanların kimlikleri hala bilinmiyor ama kasaba sakinleri onların HidroSantaCruz’un adamları olduğuna emin. Yaralananlardan biri, HidroSantaCruz tarafından toprağını satmayı reddettiği için tehdit edilen bir topluluk lideri. Bu konuda polise ilettiği bir şikâyeti bile var (Şirket sözcüsü, HidroSantaCruz’un olayla ilgisi olduğunu inkar etti ve bir devlet bakanı bu açıklamayı destekledi) Olaydan sonra kutlama yapan binlerce kişi, HidroSantaCruz’un güvenlik hizmetini sağlayanların kaldığı Estancia otelinin önünde protesto yapmak için toplandı. Orada hiç kimseyi bulamadıkları için yakınlardaki bir askeri binaya giderek bir şeyler yapmalarını talep ettiler. İki gün sonra, sıkıyönetim ilan edildi ve tüm kasaba yönetimi asker ve polise devredildi.
Bu durum durduk yere oluşmadı. Bu hidroelektrik santralin inşa edilmesiyle ilgili sorunlar 2007’den beri var. O zamanlarda kasaba sakinlerine fikirleri sorulmuş ve %60’ı projeye karşı çıkmıştı. Bu karşı çıkışın iki nedeni var. Birincisi şirketin santrali yapmak istediği alanda, çocukların oyun alanı ve yerel çiftçilerin ana sulama kaynağı olan 3 tane şelale var. Proje, suyu kanal içine alarak şelalelerden suyu çekecek. İkincisi, bu şelalelerin kontrolüyle yerli Maya halkı için kutsal olan bir toprak bozulmuş oluyor. Mayalar burada tarihi yüzlerce yıl geriye giden dini törenlerini gerçekleştiriyor. Hükumet bölgenin zengin kültür mirasının farkında değil. Biz Maya halkı için toprak sadece doğanın başka bir parçası değil. Biz ona Toprak Ana diyoruz çünkü o, tüm hayatın kaynağı. Kişisel karımız için onun sömürülmesi ve zenginliklerinin tahrif edilmesi bizim için kabul edilemez. Doğanın hangi parçasına zarar verilirse verilsin, biz gerçek, fiziksel bir acı çekiyoruz. Daha da fazlası, burada üretilecek olan eletkriğin büyük bölümü yerel köylere verilmek yerine başka yerlere ihraç edilecek. (HidroSantaCruz, verdiği reklamlarda santralin çevreye saygılı olacağını ve halkın hidroelektrik enerjiyi madenlerle karıştırmaması gerektiği söyledi.)
Topluluk liderleri şirket çalışanlarının yaptıklarından şikâyetçi oldular ve ifşa ettiler ama hiçbir şey yapılmadı
İlerlemeye karşı değiliz ama bölgede yatırım yapmak isteyenler, diyalogu reddeden saldırgan yabancılar (Şirket İspanyol bir şirketin yerel temsilcisi). Çiftçiler, şelalelerin 2009’da gizemli bir şekilde zarar görmesini kendilerine gözdağı verilmesi olarak yorumluyorlar. Haziran 2011’de, planlanan inşaat alanında özel korumalar devriye atmaya başladı. O zamandan beri şirketin, kasaba sakinlerine karşı saldırganlığı artı, defalarca tehdit etti ve gözdağı vermeye çalıştı. Topluluk liderleri şikâyetçi oldular ve ifşa ettiler ama hiçbir şey yapılmadı. Yerel yetkililerle görüşmeler sürerken şirket olayı mahkemeye taşıdı ve projenin meşruluğunu adalet sistemine teyit ettirdi.
Geçen Kasım durum o kadar kötüye gitti ki köylüler şirket tesislerine saldırıp Santa Cruz’dan şiddet yoluyla atmayı denediler. Ama inşaat planlandığı şekilde 2012 başlarında gerginliği daha da arttıracak kadar hızlandırıldı. Bazı çiftçilerin topraklarını satmak içi HidroSantaCruz’la anlaşması durumu daha da kötü bir duruma getirdi çünkü liderlerimize karşı çıkmış oldular. Bu durum toplumumuzu böldü.
İsteğimiz, bölgedeki askeri sıkıyönetime bir son verilmesi ve görüşmelerin başlaması. Ne yazık ki Huehuetenango bölgesi merkezi yönetim tarafından marjinalize edildi. Hükumet asla bizi korumak için bir şey yapmadı. Yerel halka danışmada, yabancı şirketlere kutsal bölgelerdeki toprakları kullanma izni vermeye devam ederek işlerin daha da kötüye gitmesine neden oldu. Guatemala’nın 2007’de kabul ettiği yerli halkların hakları bildirgesindeki ilkelerden çok ama çok uzaktayız.
0 yorum:
Yorum Gönder