30 Eylül 2011 Cuma

Emeklilik Yaşı ve Sol

Türkiye’de sol partilerde aktif olarak çalışan kesimleri kabaca üçe ayırabiliriz:

1) Emekliler
2) Öğrenciler
3) Çalışanlar

Bu yazının gizli öznesi: 1) Emekliler

Türkiye’de siyaset yapmanın çok önemli iki ölçütü var: Vakit ve nakit. Ülkenin içinde bulunduğu sosyoekonomik yapı gereği, sol partilerin etkin katılımcıları olması beklenen ücretli çalışanlar (antik zamanlarda proleter de denirmiş) ise vakit ve nakit konusunda bolluk içinde bulunmadıkları için beklendiği kadar başarılı olamıyorlar. Vakti sosyallik, nakdi ekonomik olarak değerlendirirsek:

Sosyal açıdan siyasetle uğraşmak daha doğrusu aktif olarak uğraşmak genelde hoş karşılanmıyor. Oy vermek ve dost meclislerinde siyasi partiler ve siyasetçiler hakkında atıp tutmak en az futbol geyiği çevirmek kadar popüler olsa da iş bunun bir adım ötesine geçmeye gelince herkes portakal, orda kal sözünü kendini rehber ediniyor. Özel olarak ise sol siyasetle uğraşmak neredeyse yasadışı işlerle iştigal etmekle eş tutulduğundan bu yönde eğilimi olduğu bilinenlere inceden bir veremli muamelesi yapılıyor. Unutmayalım ki halkımız devletine ve milletine hayli bağlı, yıkıcı, bölücü ve anarşist yapılara karşı her daim tetiktedir. Dolayısıyla sol siyasetle aktif olarak ilgilenmek isteyen bir ücretli çalışan (ahir zamanlarda ücretli köle de denirmiş), çevresiyle ve özellikle de iş yeriyle herhangi bir şekilde ters düşmemek için bu kişi ve kurumlara birlikte geçirdiği vakit diliminde bu ilgisini pasifize etmek durumunda kalıyor. Yani en iyi ihtimalle (ki hayli hayli iyi bir ihtimal) günde 8 saat çalışan bir ücretli çalışanın, aktif siyasete vakit ayırması mümkün olamıyor.

Ekonomik açı, siyasete olan katılımı engelleyen bir değer ölçüt. Şöyle bir dışarı çıkıp gezmeye kalksanız en az 50 liranın cebinizden uçup gittiği bugünlerde siyasetle uğraşmak pek çoğu için ikinci planda kalıyor. Kabul edelim, gününün büyük bölümünü çalışmaya ayıran bir ücretli çalışan için siyasete harcamak yapmak pek akıl karı değil. Zira yurdumuzda siyasetle uğraşmak pek keyif verici bir iştigal değil. Siyaset keyif için yapılmaz diye itiraz edenleri duyuyor gibiyim. Bu itiraz edenlerin %90’ının emekli olduğuna ise bahse girebilirim.

Bu itiraz eden emekliler, sol parti ve hareketler için çok önemli. Nakden fazlaca bir katkı sağlayamasalar da vakitleri sayesinde örgütsel olarak ayakta durmanın en önemli araçları onlar. Üstelik de başka şeylerden keyif alacak zamanları da olduğu için siyasete hayli ciddi yaklaşabiliyorlar. Çoğu gençliklerini aktif, militan bir mücadele içerisinde geçirmiş olan bu kitle, şimdilerde sol partilerin direğini oluşturuyor. Emeklilerin siyaset yapmasını yasaklayan bir yasa çıkarırsanız, sol partileri siyaset sahnesinden silebilirsiniz bile.

İşte emeklilik yaşının yükseltilmesi bu bakımdan zararlı oldu. Ülkemizde ortalama yaşamın (kadınlarda 77, erkeklerde 72 olmak üzere) 74 yıl olduğunu biliyoruz. Emeklilik yaşı kademeli olarak değişmekte ise de son olarak 60 yaş olarak tespit edildi. Bu durumda emeklilikten sonra yaşamak için ortalama olarak bir kadına 17, bir erkeğe 12 yıl kaldığını varsayabiliriz. Yaş ilerledikçe sağlık sorunlarının arttığını da göz önüne alırsak, verimli bir şekilde aktif olarak siyaset yapma süresinin –en iyi ihtimalle- kadın için 10 erkek için 5 yılla sınırlı kalacağını düşünmek hiç de yanlış olmaz.

Bu durum bize gösteriyor ki ideolojik açıdan sıkıntılı zamanlar yaşayan sol partiler, orta ve uzun vadede fiziken ayakta durma sorunu da yaşayacak. Hala geçtiğimiz yüzyılın örgütlenme modelleri üzerinden yürümeye çalışan sol partilerin, karşı karşıya kaldığı bürolarını açık tutma sorunu veya yönetimlerinin periyodik olarak belirli illerde toplantı yapmaları daha da kronik bir sorun olacak. Emeklilik yaşının düşürülmesi yakın bir zamanda mümkün gözükmediğine göre sol partilerin yapması gereken farklı yaş ve çalışan gruplarını nasıl örgütleyeceğini bulmak olmalı.

Tabi bir de teknoloji denen olguyu gözden kaçırmamak lazım. Artık kime diyorsam…

0 yorum: