Kürt sorununun çözülmesine dair devam eden durumla ilgili herkesin elbette eleştirileri var. Ancak sürekli olarak "emperyalizm", "ABD", "NATO", "BOP" diye barış sürecine karşı olduğunu açıkça beyan eden ve bunu özellikle ve sıklıkla vurgulamak ihtiyacı duyan solcu oldukları söylenen iki parti var ki akıllara zarar. Bu iki partinin konuyla ilgili yakın zamandaki açıklamaları herkesin malumu ama bu açıklamalardaki söylemin kaynağına inmek için bu partilerin Kürt sorununun nedeni olarak neyi gördükleri bakmak lazım:
Kürt sorununa ilişkin CHP'nin temel görüşü, CHP programının 20. sayfasında özet olarak şu şekilde açıklanmış:
Kürt kökenli vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadıkları bölgelerdeki geri kalmışlığı, işsizliği, yoksulluğu, feodal düzeni ortadan kaldırmaktır. Bir toprak reformu gerçekleştirerek yurttaşlarımızı toprak sahibi yapmaktır. GAP projesini süratle tamamlamaktır. Terörü ortadan kaldırıp evvelce terörle mücadele için sarf edilen kaynakları bölgenin kalkınmasına harcamaktır. O bölgedeki vatandaşlarımızın etnik kimliklerini koruyarak bütün toplumumuzla bütünleştirme hedefine ulaşmaktır.
Kürt sorununa ilişkin TKP'nin temel görüşü ise TKP sitesindeki “Sorularla TKP” başlığında özet olarak şu şekilde açıklanmış:
Ülkemizde yaşanan Kürt sorununun birden fazla nedeni bulunmaktadır: Birinci sıraya, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin yıllar boyunca yoksulluğun pençesinde yaşamalarını ve ağır bir sömürüye maruz kalmalarını yazmak gerekir.
Cumhuriyet kurulduğundan beri patronlar ve sermaye sahipleri, Kürtleri daha ucuza, sigortasız çalıştırabilecek emekçiler olarak gördüler. Bunun yanısıra birlikte ülkemizin doğu ve güneydoğu illerinde yaşanan gerilikler ve eksiklikler hiçbir zaman giderilmeye çalışılmadı. Sermayedarlar eşitsizlikleri kendileri için avantaja çevirmeye çalıştılar. Sonunda bu günlere gelindi. Kürt sorunu büyüdü.
İkinci olarak sermaye sınıfının bölücülüğünden bahsetmek gerekir. Patronlar arası ittifaklar, Kürt aşiret reisleri ve cemaat şeyhleri ile kurulan bağlar, ülkemizdeki sömürü düzeninin devam etmesinden başka bir işe yaramamıştır. Kürt aşiret reisleri ve cemaat önderleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yer bulurken, Kürt emekçilerine daha fazla yoksulluk düşmeye devam etmiştir.
Birisi kendine ülkenin kurucusu diyen sosyal demokrat bir parti, birisi ülkedeki tek komünist biziz diyen bir parti. Bu iki partinin Kürt sorununun çıkış nedenlerine dair getirdiği yukarıdaki açıklamalarının benzerliği dikkatinizi çekmiştir. Her ikisi de Kürt sorunun en önemli nedeni olarak “Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri”ndeki yoksulluğu ve feodal düzeni olarak görüyorlar.
Sorun olarak gördüğünüz bir şeyi çözmek için nedenine bakmanız elbette en doğru yöntem. Ve fakat neden olarak gördüğünüz şey de çözüm olarak nasıl bir şeyi öngördüğünüzü belirler. Bu iki parti de Kürt sorununun en önemli nedeni olarak yoksulluk ve feodal düzeni görüyor. Yani cumhuriyet, daha kurulurken “Doğu ve Güneydoğu” bölgelerine ekonomik kalkınma için gerekli imkanları sağlamış olsaydı, bugün büyük ihtimalle Kürt sorunu diye bir sorun olmayacaktı. Maddi açıdan güçlük çekmeyen Kürtler, kimlik, kültür, dil vb. derdine düşmeyecek, ülke “Bölünme” tehlikesi yaşamayacaktı.
Böyle düşünen partiler için çözüm çok basit ve zaten bu basit çözümü de okuduğunuz gibi aslında dile getiriyorlar: Kalkınma ve toprak reformu...
Yani bundan sonra kendini işe ve toprağa veren Kürtler, kimlik, kültür, dil vb. sorunları düşünmeye fırsat bulamayacak ve ilk aşamada devletine bağlı (Bu kısım CHP için gelsin), ikinci aşamada -çoğu emekçi olacağı için- emekten gelen gücünün farkına varan (Bu kısım da TKP için gelsin) yurttaşlar olacaklar (bu arada tabii dillerini konuşabilirler). Bunu sağlamak için CHP kendi iktidarını, TKP ise kendi yapacağı devrimi öneriyor. CHP'nin bu politikalarıyla iktidar olamayacağını kendileri dahil herkes biliyor. TKP'nin devriminin ise nasıl bir şey olduğunu “Devrimden Sonra” filminde açıkça gördük: Kadife ceketli biri fabrikaya gidip her şeyden bihaber çalışan işçilere devrim yapıldığını tebliğ eder... Sanırım TKP de Kürtlere bunu öneriyor. Devrim yapınca haklarınızı tebliğ edeceğiz, o zamana kadar “emperyalizmin” oyununa gelmeyin ve bizi bekleyin...
Memleketin “sosyal demokrat” partisinin ve “komünist” partisinin barış sürecine bakışı ve katkısı bundan ibaret...
0 yorum:
Yorum Gönder