Aslında atasözünün “X'in kırk türküsü var kırkı da Y üstüne” olarak bilinen formatı gereği başlığın devamı “kırkı da CHP üstüne” diye olmalıydı ama solculara o kadar da haksızlık etmeyeyim istedim.
Bir süredir devam etmekte olan sosyalist partilerin ve Kürt hareketinin AKP karşısında CHP'yle ittifak etmesi söylemleri, ittifak edilmesi gereken CHP'nin milletvekillerinin ırkçılık olarak kabul edilebilecek açıklamaları nedeniyle şimdilik durulmuş gibi görünüyor. Şimdilik diyorum çünkü bu ittifak isteğinin ilk dönemeçten sonra yeniden karşımıza çıkacağı neredeyse kesin. Ne de olsa solcuların CHP üzerine bitmek bilmeyen uzun hava türünde tam otuz türküsü var.
Devamlı olarak yaşam koşullarının düzeltilmesi, haksızlıkların giderilmesi, eşitliğin ve özgürlüğün hakim olması için verili sistemin mutlaka ama mutlaka devrilmesi gerektiğini söyleyerek gündelik hayatın biraz daha katlanılır olması için de mücadele edilmesi gerektiğini söyleyenleri reformist, liberal vs. olarak yaftalayanlar, solun kurtulması içinse CHP'nin -yıkılması değil de- illaki değişmesi gerektiğinden bahsediyorlar. Bu değişikliğin de CHP içindeki "yenilikçi" ve "sol sosyal demokrat" olduğu söylenen kişi ve gruplara dışarıdan sosyalistlerin ittifakıyla verilecek destekle gerçekleşeceğinden neredeyse eminler. Aslında Kürt hareketini işin içine karıştırmak istemiyorlar amma velakin arkasındaki geniş halk kitlesi nedeniyle görmezden gelemeyecekleri bir güç olduğu gerçeği bunu engelliyor. Tabii burada Kürt hareketini kendi kararlarını alabilecek bağımsız bir güç olarak değil de kendileri gibi sosyalistler tarafından idare edilmesi gereken bir güç olarak düşündüklerini de söylemek lazım.
70'lerdeki 8 yıllık Ecevit dönemi ve 85-95 yılları arasındaki 10 yıllık SHP deneyimi hariç aksi yönde herhangi bir gelişme göstermeyen ve 90 yıldır baston yutmuş gibi kaskatı duran bir partiden Kemal Kılıçdaroğlu liderliği altında böyle kesin, net ve neredeyse 180 derecelik bir değişim bekleyen iyimserlik biraz fazla şey beklemiş olmuyor mu? Her ne kadar bazı kesimler ciddi ciddi Che'nin çantasından Nutuk çıktığına inanıyorsa da onun “Gerçekçi ol, imkansızı iste” sözünü CHP'nin değişmesi gibi bir durum için kullandığını hiç sanmıyorum.
Sanırım CHP'ye dair bu iyimserliğin sebeplerinden bir tanesi CHP'nin belki de herhangi bir sosyalist partinin makul bir zaman zarfı içerisinde ulaşmayı hayal bile edemeyeceği bir oy oranına sahip olması. Partinin yönelimi ne olursa olsun yaşam tarzının değişmesi korkusu ve AKP karşıtlığı üzerinden artık kemikleşmiş gibi görünen %20-25'lik sabit bir oy oranı, uzun bir süredir örgütlenerek büyümeyi bir türlü başaramayan bazı sosyalistler için kısa yoldan geniş kitlelerin oyuna ulaşmak için CHP'nin elverişli bir alan olarak görünmesine neden oluyor olmalı. CHP'yle ittifak yaparak yerel ve genel seçimlerde politik pozisyon kazanmak artık neredeyse söylene söylene mistik varlıklar haline gelen "halk" veya "işçi sınıfı"nı uzun ve meşakkatli çalışmalar sonucu örgütleyerek elde edilecek kazanımlardan daha hızlı ve pratik görülüyor. Kısa yoldan köşe dönmenin politik versiyonu da denilebilir.
İş bu sebepten çeşitli sol haber portallarında, gazetelerinde, dergilerinde, tıvitırda ve feysbukta, CHP'nin içinde olduğu söylenen “yenilikçi” ve “sol” kanadın varlığını ispatlamak adına belirli aralıklarla farklı farklı CHP'li milletvekillerin ön plana çıktığını görüyoruz. Aynı zamanda CHP seçmeninin ne kadar da farklı toplum kesimlerinden oluştuğunu ve tam da bu nedenle CHP'yle ittifak yapılması gerektiğine dair yazılar çeşitli köşelerde yeşeriveriyor. Bu tür haber ve yazılarla hem CHP solculara yakın kılınmak isteniyor hem de CHP'lilere aslında sizler o kadar da "kötü" insanlar değilsiniz, biraz kafanız karışık o kadar tebliğinde bulunulmuş oluyor.
Elimizde HDP gibi istediğimiz geleceği kurmamızda yardımcı olacak taze bir imkan varken defalarca denenmiş ve artık bayatlamış CHP'den yeni bir yol türetmeye çalışanların çok uzağa değil, karşı kıyıya bakıp SYRIZA'yı incelemesi yeterli olacaktır. Ekonomik krizin ortaya çıkardığı durumla birlikte SYRIZA'nın varlığının, CHP'nin bir benzeri sayılabilecek PASOK'u ne hale getirdiği ortada. Yunanistan'da elindeki imkanı kullanmayı bilen solcuyla Türkiye'deki bilmeyen solcunun farkı "veresiye satan-peşin satan" resmindeki gibi net bir şekilde görünüyor.
CHP'nin değişebileceği konusunda ısrarlı olanlar içinse ancak "Kırk yıllık Kani, olur mu Yani" demek herhalde yanlış olmaz.
0 yorum:
Yorum Gönder