12 Mart 2013 Salı

Yerel Yönetimler: Bugün 94, Yarın 194?

Yerel seçimler yaklaşıyor. Bir yandan da malum “süreç” devam ediyor. Ama biz hiçbir şeyin değişmeyeceğini varsayarsak, mevcut sistem içinde, her ne kadar merkezin sıkı etkisi ve tepkisi altında olsalar da bir biçimde o yörede yaşayanlar tarafından seçildikleri için Kürtlerin kendilerini yönetme isteklerinin yansıdığı en önemli alan olarak belediyeler karşımıza çıkıyor.

Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli, Van illerinde yerel seçimleri kimin kazandığına bakmak, yaklaşan yerel seçimler için fikir verici olabilir. Bu illeri neye göre seçtiğimi soruyorsanız, pek bilimsel bir yönteme göre seçtiğimi söyleyemeyeceğim. Kürtlerle ilgili yapılan araştırmalarda genelde bu iller dikkate alındığı için ben de hizayı bozmayayım dedim.

Mevcut durum şöyle:

Bu 18 ilde toplam 318 belediye bulunuyor. Bunların 1'i büyükşehir, 17'si il merkezi, 132 ilçe merkezi ve 168'i belde merkezi.

BDP; 1 büyükşehir, 7 il merkezi, 49 ilçe merkezi, 37 belde merkezi olmak üzere toplam 94 belediyede yönetimde. Yaklaşık %30'a denk düşüyor. (2004'te yapılan bir önceki yerel seçimlere SHP çatısı altında giren DEHAP, 64 belediye kazanmıştı. Yani 2009'da %53'lük bir artış olmuş)

AKP ise, 10 il merkezi, 45 ilçe merkezi, 94 belde merkezi olmak üzere toplam 149 belediyede yönetimde. Bu da yaklaşık %47'ye denk düşüyor. Elbette bu sayılarda insanların daha iyi hizmet alabilme umuduyla iktidar partisine yönelmesinin ciddi bir etkisi vardır.

BDP'nin bu 18 il içinde yer alan Elazığ ve Ardahan'da hiç belediyesi yok. Adıyaman, Bingöl ve Tunceli'deyse 1'er tane belediyesi bulunuyor. Buna karşın Diyarbakır'da 30 belediyenin 19'u, Mardin'de 31 belediyenin 13'ü, Şırnak'ta 20 belediyenin 11'i, Hakkari'de 8 belediyenin 5'ine sahip.

CHP'nin Adıyaman, Ardahan, Bingöl, Elazığ, Iğdır, Kars, Muş, Urfa ve Tunceli'de 22 belediyesi var. Bunların 12'si ilçe merkezi, 10'u belde merkeziyken hiç il merkezi yok. Bingöl ve Tunceli'de Alevi Kürtlerin oylarıyla kazandığı belediyelerin, CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun Dêrsim katliamına yönelik kabaca "Olur böyle şeyler" yaklaşımından sonra hala CHP'de kalıp kalmayacağını ben de merak ediyorum. Tabii bu biraz da BDP (HDP)'nin, Alevilerin de dertlerini dile getiren bir parti olduğunu daha fazla anlatabilmesiyle mümkün.

2009'daki seçimlerde muhtemelen aday tercihlerinin etkisiyle de olsa gerek, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'nin hatırı sayılır miktarda oy aldığı görülüyor. Bu iki parti pek çok merkezde ikinci veya üçüncü olmanın yanı sıra toplam 18 belediye kazanmışlar. Erbakan'ın ölümü ve Demokrat Parti genel başkanının AKP geçmesi, bu iki partinin oylarını yok seviyesine indirmesi muhtemeldir. Bu iki partinin yüksek olduğu yerlerde ise BDP genellikle ya yok ya da çok az oy almış. Buralarda din veya aşiret olgularının ön plana çıktığı düşünülebilir.

BDP (HDP)'nin bu 18 ilde daha fazla belediye kazanması, temsilcisi olduğunu söylediği Kürt kimliğinin mevcut sistem içerisinde daha görünür olmasını sağlayacak, çünkü görebildiğim kadarıyla AKP'li belediyelerin Kürt kimliği, çok dilli belediyecilik gibi bir kaygısı yok. Devlet nezdinde halkın temsilcisi olmak yerine, halk nezdinde iktidar partisinin acenteleri gibi görünüyorlar.

Tabii yerel yönetim sayısının artmasının yanı sıra hizmet kalitesinin artması da önemli ama o başka bir yazının konusu...


0 yorum: