28 Ocak 2011 Cuma

Geldim, Öldürdüm, Gömdüm…

Memleketin bir köşesinden, haritaya göre sağ alt köşesinden, bir süredir kemik fışkırıyor. Zamanında öldürdükleri insanların, kimse görmesin diye halının altına süpürür gibi toprağın altına gömdükleri, cesetleri açığa çıkıyor (Tam olarak yer belirtmek gerekirse Bitlis’in Mutki ilçesinde yapılan kazılarda ortaya çıkan bir toplu mezarda 12 kişinin kemiklerine rastlandı). Geldiler, öldürdüler, gömdüler…

Peki, bu olup bitene kimler nasıl tepki veriyor?

Kısaca şöyle diyebiliriz: Köyler yakıldığında, insanlara dışkı yedirildiğinde, yargısız infazlar (yargılı olanı iyiymiş gibi) yapıldığında kimler sesini çıkarıyorsa yine onlar ses çıkarıyor. Kimler susuyorsa (ki sükût ikrardan gelir) yine onlar susuyor. O zaman da insan hakları örgütleri ve vicdanlı sol sesini çıkartmaya çalışıyordu şimdi de çalışıyor. O zaman da iktidar ve majestelerinin muhalefeti havaya bakıp hiçbir şey olmamış gibi ıslık çalıyordu, şimdi de ıslık çalıyor. Düzenin başındakiler, iktidarıyla, muhalefetiyle, silahlı güçleriyle, kolluk kuvvetleriyle, yargısıyla milletçe birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duydukları bu zamanlarda bunu başarmış durumda. İktidar, “bizden önce mezar bile bulamazdınız, daha ne istiyorsunuz” diyor. Muhalefetin derdi o mezarları kazanları Silivri’den çıkarmak ve destekçilerini ise Meclis’e taşımak. Polis, dünyanın en büyük biber gazı tüketicisi ve yargı tutukluyorum öyleyse varım diyor. “Devlet” bir bütün olarak refleksini yine konuşturuyor.

Basın içinse Kürdün dirisi de ölüsü de haber değeri taşımıyor artık. Kürtlerin anadilde eğitim istemesi de yoksul olması da batı bölgelerinde tarım işçiliği yapmaya giderken ölmeleri de toplu mezarlardan kemiklerinin çıkması da vaka-ı adiyeden sayılıyor. Kürtler hep anadillerini istiyorlar, hep yoksullar, her sene yollarda ölüyorlar ve Fırat’ın kıyısında her sene koyunlar kayboluyor (Hani zamanında Süleyman Demirel’in “Fırat’ın kıyısında bir koyun bile kaybolursa hesabını benden sorun” dediği koyun vardı ya, o koyun hâlâ kayıp).

Sol ne yapıyor?

Her zaman ezilen halkların yanında olduğunu söyleyen sol, söz konusu olan Kürtler olunca kekemeleşmeye başlıyor. Kekemeleşmenin de ötesinde kimi sol partilerin kongrelerinde konuşmasına “Bir Kürt yoldaşınız olarak...” diye başlayanların “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi” sloganlarıyla karşılandığını, kimi sol partilerin açıklamalarında Kürtlerin daha çok demokrasi ve yerinden yönetim taleplerine “neoliberalizm” kılıfı altında karşı çıkıldığını unutmadık.

Sol, Kürtleri ve onların siyasal hareketini meslek odalarında, sendikalarda yönetimlere yerleşmek için payanda olarak görmekten öteye geçtiği gün, gerçekten ezilenlerin hiç değilse bir kesiminin yanında olmayı başarmış olacaktır.

Bunun için de kafasını biraz memleketin doğusuna çevirip, toplu mezarlara, taziye çadırlarına bakması yeterli olacaktır. Vicdanını harekete geçirmek için muhtaç olduğu tetikleyici toprağın altından çıkmaktadır...

0 yorum: