13 Temmuz 2012 Cuma

Türkiye Solunun Karasevdası: CHP


Öncelikle bu yazının yazılma nedeni olan Burak Cop'un yazısı: CHP ve BDP seçim ittifakı yapmalı

Sistemin kendisine karşı verilen onca mücadeleye rağmen kurucusuyla flört etmek, bu ülkedeki sosyalist solun makus talihi mi?

Tamam, yıllardır o kadar halk, toplum, emekçiler üzerine bir ton laf edilmesine rağmen parlamenter mücadele içinde tek bir başarı elde edememiş olmanın getirdiği bir travma var ama bu başarısızlıktan kurtulmanın yolu olarak derin olan, sığ olan, sivil olan, askeri olan her tür devletle içli dışlı siyaset yürüten, Ergenekon denen Kürtlerin ve sosyalistlerin anasından emdiği sütü burnundan getiren bir yapıyı savunan, milletvekilleri arasında Süleyman Demirel gibi "Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz" diyen birinin kontenjanından girenlerin olduğu bir partiyle ittifak yapmak da neyin nesi?

Bahsi geçen ittifakın önerildiği yazıda olduğu gibi salt kör bir AKP karşıtlığının insanı getirdiği nokta, dönüp dolaşıp CHP oluyor. Türkiye'nin geleceğine dair hiçbir ortak öngörünün olmadığı, tek amacın AKP'nin alacağı milletvekili sayısının biraz azaltılması olan bir garip seçim ittifakı talebi var. Oysa ittifak yapması öngörülen iki partinin Türkiye'nin gündemindeki sorunlara dair yorumları ve önerileri çoğu konuda neredeyse taban tabana zıt denilebilir.

İttifak yapılması istenen CHP, Kürtlerin en temel talepleri olan anadilde eğitim ve kendi kendini yönetme isteğine kökten karşı olan ve bunu defalarca en yetkili kişisi olan, daha doğru düzgün Kürt ve Alevi diyemeyen genel başkanının ağzından defalarca açiklamış bir parti. CHP, kaskatı bir üniter devleti savunuyorken BDP, demokratik özerkliği savunuyor. CHP, Türkçe eğitimi savunuyorken BDP,  anadilde eğitimi savunuyor. CHP, Ermeni soykırımı yoktur derken BDP, Kürtler olarak özür diliyoruz diyor. CHP, Dêrsim katliamını "Devrim zamanları olur böyle şeyler" diyerek desteklerken (Artık hangi devrimden bahsediyorlarsa) BDP, Dêrsim katliamının bütün gerçeklerinin açığa çıkarılmasını talep ediyor.

Yanı sıra, CHP, BDP'nin çeşitli yasa değişiklikleri ve anayasa çalışmaları esnasında Kürtler'e dair talep ettiği düzenlemelere karşı tam kadro AKP'nin yanında yer alıyor. Sınır ötesi operasyona "evet" diye kalkan CHP'li elleri unutmak bu kadar kolay mı?

On binlerce faili meçhul, binlerce boşaltılan köy ve milyonlarca zorunlu göç mağdurunu yaratan, CHP'nin de içinde olduğu Kürde karşı statükonun yerinde yeller estiği iddiası ne kadar doğru? AKP'nin, Ergenekon'la olan itişmesiyle ilgili "Bana kadar" tutumu aldığını bile bile böyle bir şey söylenebilir mi? Özellikle de Kürtlere ve Alevilere karşı olan zihniyet ve kurumlar taş gibi yerinde duruyorken.

Hepsini geçtim ne CHP seçmeni ne de BDP seçmeni böyle bir işbirliğinden yana. CHP, seçmen profili, kıyı kentlerinde yaşayan orta ve üst orta gelir grubundaki Türk ve "laik" yurttaşlardan oluşan ve bu seçmen profilinden oy alamadığı takdirde yaşayamayacak bir parti. İki partinin de seçmen davranışları birbirlerinin aksi yönünde. Bunun en basit göstergesi şu meşhur referandum sonuçları. Kürtlerin, CHP'yle yanyana düşüyor gibi görünme endişesini hatırlayalım. Ayrıca Kürt illerinde aldığı oylara bakarsak CHP, Kürtler nezdinde yok hükmündedir.

Evet, ÖDP, TKP ve Halkevleri gibi örgütlerin CHP'yle işbirliği istekleri ve çabaları yıllardır bilinen mevzu. Eleştirmekle beraber sonuçta her örgütün kendi politik tercihidir. Ve fakat tam da Halkların Demokratik Kongresi gibi kurulu düzene muhalif tüm kesimlerin, ezilenlerin, demokratik temelde bir araya gelmek için çalıştığı bir yapı varken BDP'yi milliyetçilik bataklığına saplanmış bir CHP'nin yanına çekmeye çalışmak, salt kör bir AKP karşıtlığının dışında nasıl bir politik istekle açıklanabilir?

Bazı sosyalistler, CHP'ye onda olmayan özellikleri atfetmekten vazgeçmedikçe her başarısızlıklarının ardından CHP'ye sığınmaktan kurtulamayacaklar. Solda bir "CHP-free zone" yaratılmadıkça da bu devran böyle sürüp gidecek.

devamı için: Toplasam O Oyları, Buradan Köye yol olur mu?

0 yorum: