22 Kasım 2011 Salı

Ekşiyen Sözlük

Okuyacağınız Ekşi Sözlükle ilgili işbu yazı (uzunca bir entry de diyebiliriz) öyle o kadar çok derinlikli bir analiz, inceleme içermiyor. Bu yazı öncelikle bir okurun, sonra da kimi haklı kimi haksız gerekçelerle üç defa sözlükten uçurulmuş bir yazarın amatör tespitleri olarak görülebilir. Üstelik on binlerce yazarın olduğu bir sözlük yapısında, bir defa bile “Geçen haftanın en beğenilen entry'leri" içerisine herhangi bir “entry”si girememiş bir yazar bu. Gerçi hakkımı yemeyeyim bir defa da olsa “Geçen haftanın en kötülenmiş entry'leri” arasına girmiştim. (Sözlüğü takip edenler bu iki kategorinin yazarlar arası ideolojik savaş alanı olduğunu bilirler. Yani kötü listesine girmek o kadar da kötü bir şey olmayabiliyor)

Aslında Ekşi Sözlük, ilk kurulduğu yıllarda (tam yıl 1999) sınırlı sayıdaki genç yazarı, amatör görünümlü tasarımı, şirketleşmemiş yapısıyla gerçekten “ekşi” diyebileceğimiz içeriğe sahip, katılımcı sözlük tarzında bir web sitesiydi. Kullanıcılarının, anonimliğin verdiği rahatlıkla pek çok tabu sayılan konu hakkında yaptığı cesur “tanımlar” sayesinde ünü kısa zamanda artan site, özellikle gençler arasında hızla yayıldı. Türkiye gibi en özgürlükçüsünden en muhafazakârına kadar neredeyse her görüşün birden fazla kutsalının olduğu bir ülkede, istenilen konu hakkında özgürce “tanım” yapabilme olanağı vermesi popülerliğinin gittikçe artarak başka kesimlere açılabilmesini sağladı. Ve fakat popülerleşme her alanda olduğu gibi bu alanda da mebzul miktarda yozlaşmaya yol açtı. 

Kurulduğunda gerçekten “ekşi” olan ve kendine özgü tanımlar ve yazarlar ortaya çıkaran sözlük, zaman içinde ülkenin içinde bulunduğu politik durumla uyumlu biçimde bu “ekşilikten” yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı. Başlangıçtaki radikal hâl giderek törpülenerek yerini ortalamanın hâkim olduğu bir alana bıraktı. Özellikle bu ortalamanın sesi olma hâli, sözlüğe reklam alınmasıyla birlikte başlayan maddileşme sürecinin şirketleşip Türk Ticaret Kanunu’na tabi olunmasıyla birlikte tavan yaptı. Buna mukabil olarak Türkiye toplumunun içerisinde yer alan ve bilindiği hâlde görmezden gelinen ırkçı, cinsiyetçi yaklaşımlar da sözlük içerisinde daha rahat yer bulmaya başladı. Sözlük formatına aykırı olduğu düşünülen “entry”ler hızla silinip yazarları uçurulurken bir takım aşırı sağcı ve aşırı dinci yazarların kendi görüşlerine uymayan yazarları belirli başlıklar altında afişe etmesi ve belirli başlıkların altına açıkça nefret suçu içeren “entry”ler girmesine aynı oranda ses çıkarılmadı. Yakın zamanda savcılığın soruşturma açmak üzere istediği yazar bilgilerinin, yazarlara haber bile verilmeye gerek duyulmadan teslim edilmesi, pek çok Kürt veya sol görüşlü yazarın PKK’li yazarlar diye yine sözlükte fişlenmesine ses çıkarılmaması gibi olaylarla gündeme gelen sözlük, şimdi de özellikle AKP’nin iktidara gelip her yıl koltuğa daha da yerleşmesini müteakiben hızlanan toplumun muhafazakârlaşması neticesinde dinle ilgili başlıklarla gündemde.

Son olarak Taraf gazetesi yazarlarından Mehmet Baransu, İslam dini ve peygamberine küfür edildiğini ileri sürerek sözlüğün kapatılmasını içeren bir kampanyayı Twitter üzerinden başlattı. Başkalarının kutsallarına karşı aynı derecede saygı göstermeyen bir kişinin (Burada saygı gösterme ifadesi tamamen mütekabiliyet amacıyla kullanılmıştır. Yoksa herhangi bir şey kutsal kabul edilmeli mi edilmemeli mi, o başka bir yazının konusu) söz konusu kendi kutsalı olunca sözlüğün kapatılmasını isteyecek denli demokratlıktan uzaklaşması takdire şayan bir tutarsızlık olarak sanal âlem tarihinde yerini aldı bile. Türkiye gibi yazılı ve görsel basının devletin baskısında olduğu ve bu baskıya karşı bırakın direnişi gönüllü bir katılım gösterdiği bir ülkede bütün eksikliklerine, yanlışlarına ve olumsuzluklarına rağmen ,ifade kanallarını bir nebze olsun açık tutan bu tür platformların devamlılığını sürdürmesinin önemi Baransu’nun bu girişimiyle bir kere daha ortaya çıktı. Ezcümle tüm yozlaşmışlığı, çürümüşlüğü, ekşinin yerini paranın tatlılığının almışlığına rağmen ifade özgürlüğü bağlamında sözlüğün kapatılmasına karşı durmak gerekiyor. Elbette ki nefret suçu kapsamına girecek yazıların kaldırılması sağlanmalı, bununla ilgili kimsenin problemi yok ancak bir bütün olarak bu tür sitelerin kapatılması ifade özgürlüğüne vurulan bir darbe daha olacaktır.

Hamiş: Bir kere daha belirtmek isterim ki bu yazıda esas olarak savunulan şey yazarları üzerinden para kazandığı halde onları hiçbir şekilde savunmayan Ekşi Sözlük'ün ticaret hakkı değil, yazarlarının ifade özgürlüğüdür.

0 yorum: