19 Nisan 2014 Cumartesi

(Bağzı) Kürtler İçin Özetle: Neden HDP?

HDP'ye yönelik olarak bazı Kürtler'den gelen eleştiriler oldu: BDP varken HDP'ye ne gerek var, Türkiye'nin demokratikleşmesi için niye biz uğraşalım veya biz BDP'ye Kürtleri temsil etsin diye oy verdik, solculuk, demokratlık vs. yapsın diye değil gibi... Bu tür karşı çıkışların duygusal tepkiler olduğunu ve gerçeklikle uyuşmadığını düşünüyorum.

Biraz sayı ve istatistik vererek başlayayım:

İlk önce seçim yılları itibariyle seçmen sayısına bakalım.

1995: 34.243.595
1999: 37.561.314
2002: 41.407.027
2007: 42.799.303
2009: 48.049.446
2011: 50.189.446
2014: 52.695.832

Sonra Kürt hareketinin 1995’ten bu yana seçimlerde aldığı oy oranlarına bakalım:

1995 (HADEP): %4,17
1999 (HADEP): %4,75
2002 (DEHAP): %6,21
2007 (DTP): %3,76
2009 (DTP): %5,76 (Yerel seçim)
2011 (BDP): %5,88
2014 (BDP+HDP): %6,7 (Yerel seçim)

Sonra da 2012 yılında SAMER'in Amed halkı arasında Kürtlerin yasal statüsüne dair yaptığı araştırmaya:


Seçim yılları itibariyle seçmen sayısının artmasına rağmen Kürt hareketinin partilerinin oy oranı en fazla 6,7'yi görebilmiş. O da bu son 2014 seçimlerinde. Neredeyse her seçim öncesi anketinde %10 seçim barajına epey yakın oy alacağı tahmin edilen ancak her seferinde yine aynı belirli sınırlar dahilinde azalıp artan bir gidişat söz konusu. Ülkedeki Kürt nüfusun yaklaşık 12-13 milyon olduğunu (20-25 milyon hiç gerçekçi bir tahmin değil) ve bu nüfusun seçmen niteliğine sahip olanlarının da kabaca ancak yarısından biraz fazlasının BDP (ve öncüllerine) oy verdiğini de çeşitli hesaplamalardan biliyoruz.

SAMER'in araştırmasında ise Kürtlerin statülerinin ne olmasını istediğine dair sonuçlar var. Buna göre ağırlığın Demokratik Özerklik ve Belediyelerin Yetkilerinin Artması seçeneklerinde olduğu görülüyor. Yani Türkiye içerisindeki çözümler tercih edilmiş.

Bunların yanı sıra BDP'nin önerdiği Demokratik Özerklik modeline ve Öcalan'ın Kürtlerin sorununun çözümünün Türkiye'nin demokratikleşmesinden geçtiği şeklindeki çözümlemelerine bakarsak Kürt hareketi de Türkiye içerisinde bir çözümü tercih ediyor.

Sayılar ve istatistiklere göre hal böyleyken Türkiye'nin demokratikleşmesi hedefini önüne koymuş olan kesimlerin bir araya gelerek oluşturduğu HDP'ye yönelik Kürt kesiminden gelen Kürdistani olmamak eleştirisi aslında pratikte Kürtlerin kendini yönetme ve ultra asimilasyonu engelleme çabasının kendisine engel olmak anlamına geliyor.

Üstelik Kürtlerin ekonomik, sosyal ve kültürel olarak büyük ölçüde Türkiye'ye bağlı oldukları ve engel olunamayan bir ultra asimilasyon yaşadıkları ortadayken sanki ortada Türkiye'nin bütününden bağımsız hareket etme imkanı varmış gibi siyasi çözümlemeler yapmanın ve tavırlar almanın işe yaramayacağını düşünüyorum.

Ez cümle, HDP'nin doğru bir şekilde yorumlanabilmesi için kuruluş gerekçe ve aşamalarını incelenmesi gerekiyor. Aksi halde yanında veya karşısındaki duruşlar bir takım duygusal tepkilerden ibaret olacaktır.

0 yorum: