21 Nisan 2014 Pazartesi

HDP: Tek Bir Adamın İsteği mi?

Murat Aksoy, aslında hatırı sayılır sayıda insanın olmasını istediği bir şeyi yazıyor. Özetlemek gerekirse: Bu kadar laf ettim, umarım HDP başarısız olur (1)

HDP başarılı olur mu olmaz mı hep beraber göreceğiz, bugünden bir şey söylemek güç. Her birimizin buna dair bir düşüncesi var ve elbette HDP şu yüzden başarılı olacak, bu yüzden başarılı olmayacak diye görüşlerimizi dile getiriyoruz. Fakat bu yazıda:

1) Şu tespit, tespit gibi tespit değil çünkü gerçekliği tartışmalı: "Oysa Türkiyelileşmenin yolu siyaset yapmaktan geçiyor, Kandil ve Öcalan’ın gölgesinde kimlik politikasından değil."

2) Şu ilk neden önyargılı: "Ortada düşünsel yenilenme, siyaset tarzında bir değişiklik olmadan BDP’nin HDP’ye katılması, Kürt siyasi hareketini Türkiyelileştirmiyor. Tersine Türk solunun kimlik siyasetine hapsolarak BDP’lileşmesine yol açıyor."

3) Şu ikinci neden insanların zeka ve iradesine hakaret: "Bu arayışın içinde olanların eksikliğini hissettikleri bir girişim değil tersine ‘siyasal önder’liğin stratejik aklına teslim olmuş bir siyasal buluşmadır yaşanan."

Öyle bir yazı ki okuyanda, yazar HDP'nin tartışma sürecini, kuruluş sürecini ve şu anda yaşadığı yeniden yapılanma sürecini hiç bilmiyor, aslında HDP'nin, Öcalan’ın "Oldurun!" demesiyle oldurulan bir parti olduğunu yazmak için bir dolu laf ettiği izlenimini doğuruyor. Yani aslında bu kadar uzun yazılar yazmasına gerek yokmuş, "HDP, Öcalan'ın kurdurduğu bir partidir" diye bir tweet atsa yeterli olurmuş. Böylece hem kendisi yorulmamış hem de bizi yormamış olurdu.

Tabii ki Öcalan’ın böyle bir düşüncesinin olmadığını iddia etmek gibi bir şey doğru olmaz çünkü yazdıklarına ve söylediklerine bakarsak kendisinin tüm Türkiye'ye dair bir gelecek öngörüsü ve bu geleceğe ulaşmak için bir izlenecek yola dair önerileri var. Ama HDP için uğraşan ve çalışan bu kadar insanı, bir kişinin şahsi öngörü, öneri ve isteklerini (hatta yazının havasına bakarsak kaprisinin de diyebiliriz) yerine getirmek için çabalamaya güdülenmiş bir topluluk olarak görmek ayıptır ve böyle gösteren bir kişi için en fazla irade bükücü diyebiliriz. Zira sanki ülkenin batısındaki sol ve sosyalist harekete kıymet veriyormuş gibi bir yazı yazıp yazının içinde sosyalistler Kürtleşiyor, bir kişinin istekleri için uğraşıp kendini heba ediyor anlamına gelen cümleler kurmak en başta o kişilere hakarettir.

Ayrıca parlamenter siyasi yaşamda varolmaya çalıştığından bu yana ülkenin batısındaki sol güçlerle onca ulusalcı önyargıya rağmen işbirliği geliştirmeye çalışan BDP ve öncüllerini bunca kişiliksizleştirmek, iktidarda kim olduğundan bağımsız bir şekilde baskıcı olan bu devlete karşı mücadele eden binlerce insana ve oy veren milyonlarca seçmene de hakarettir.

BDP'nin niceliksel büyüklüğünün HDP'yi olumlu veya olumsuz nasıl etkileyeceğine, etkinin olumsuz olacağı düşünülüyorsa bunun nasıl bertaraf edileceğine ya da sadece bunun tespitine (herkesin bertaraf diye bir kaygısı olmak zorunda değil sonuçta) dair türlü çeşit yazı yazılabilir. Ama zaten bütün bu olup bitenler Öcalan'ın isteklerinin yerine getirilmesinden ibaret diye özetlenebilecek bir bir yazı yazıyorsanız, emeğinize yazık.

Hamiş: Benzer bir yazıda(2) "Kürt siyasi hareketi şunu unutmamalı: Kürt sorunu ancak güçlü bir demokrasinin olduğu Türkiye'de çözülebilir." diye fikir belirtip hemen ardından gelen paragrafta CHP'ye gönül indirirken programında "özgürlükçü ve demokratik bir Türkiye hedefini savunduğunu" belirten ve bunun için mücadele edeceğini pratiğiyle gösteren bir partiyi küçümsemenin garipliği de ayrı bir durum.

(1) http://m.t24.com.tr/yazi/bdp-demokrasi-mi-surec-mi/8987

(2) http://m.t24.com.tr/yazi/hdp-kurtleri-turkiyelilesmiyor-turk-solunu-kurtlesiyor/9080

0 yorum: