25 Eylül 2013 Çarşamba

Fethiye Çetin'den Utancın Kitabı

“Gerçek hakem halklar ve onların vicdanlarıdır. Benim vicdanımda ise hiçbir devlet erkinin vicdanı, hiçbir halkın vicdanı ile boy ölçüşemez”

Hrant Dink'in bu sözüyle başlayan Fethiye Çetin'in Metis Yayınları'ndan yeni çıkan "Utanç Duyuyorum! Hrant Dink Cinayetinin Yargısı" kitabını mutlaka okuyun.

371 sayfalık, bu, kelimenin gerçek anlamıyla bir ibret vesikası olan kitapta, yalnız bırakılmış bir adamın, yani Hrant Dink'in, hani ardından "Hepimiz Hrant'ız Hepimiz Ermeni'yiz" diye bağırdığımız abimizin, vergilerimizle besleyip semirttiğimiz, devleti ve milletiyle bölünmez bir bütün olan, bu dünyanın en korkunç organizmalarından biri tarafından gözümüzün önünde nasıl da adım adım ölüme götürüldüğünü, ve evet, hiçbirimizin de hiçbir şey yapmadığını göreceksiniz.

Uyduruk bir suç duyurusu, uyduruk bir iddianame, uyduruk bir müdahil grubu, uyduruk bir kamuoyu, uyduruk bir karar, uyduruk bir temyiz... Görünüşte uyduruk olan bütün bu parçaların arkasında iyi düşünülmüş bir organizasyonun olduğunu göreceksiniz. Polisten askere, mübaşirden katibe, avukattan savcıya, yerel mahkemeden Yargıtay'a hiçbir aşamayı şansa bırakmayan bir organizasyon... Hani Hrant Dink cinayeti davasını gören yerel mahkemenin hiç bulamadığı, Yargıtay'ın ise terör değil ama basit bir suç örgütü var dediği organizasyonu göreceksiniz.

Kitabın içinde bunların hepsi var. Tek tek en ince detayına kadar bildiklerini ve öğrendiklerini anlatmış Fethiye Çetin. Bilemediklerini de niye bilemediğini anlatmış: Alınmayan ifadeleri, noktayla geçilen dinleme kayıtlarını, son anda değişen fikirleri... Gerçi hepimiz biliyoruz ama Hrant Dink'in “Bu benim idam fermanım!..” dediği kararda imzası olanların nasıl da yükseldiğini anlatmış.

Adliye kapılarında, koridorlarında ve salonlarında yaşadıkları saldırıları anlatmış. Şimdi Hrant Dink deyince herkesin kendisini her daim onun yanındaymışcasına konuşmasına rağmen o saldırılar sırasında yanlarında bir avuç insan olduğunu da anlatmış.

Yani başından sonuna dek, sonunu çok iyi bildiğiniz ama yine de okurken sonunun öyle olmamasını istediğiniz bir kitap yazmış. Tıpkı Gabriel Garcia Marquez'in “Kırmızı Pazartesi” adıyla çevrilen kitabı gibi...

Göz göre göre işlenen bu cinayete ve yargılamalara dair detaylarla dolu bu kitabı okuduktan sonra insan, bütün bu uyduruk aşamaları birebir yaşayan, arkasındaki organizasyonu gören, arkadaşı, müvekkili Hrant Dink'i kaybeden Fethiye Çetin'in nasıl olup da bu kadar dayanabildiğini düşünüyor.

Fethiye Çetin'in "Utanç Duyuyorum! Hrant Dink Cinayetinin Yargısı" kitabını mutlaka okuyun. Okurken utanır, bitirince ağlar mısınız bilemem. Ben ikisini de yaptım...

0 yorum: