Bunun dışında, gerçekten sonuç ne olursa olsun kazandığımıza inanıyorum. Kazandık çünkü yolda giderken saati sormak için durdurduğumuzda dahi şüpheyle bakan insandan, direnişçilere destek için getirdiği malzemeleri doğru yerlere ulaşacağından şüphe etmeden gördüğü herhangi bir standa teslim eden insana dönüşümü gördük. İnsanlar (gedikli itirazcılar hariç) itiraz edebileceklerini fark ettiler. Bütün devlet şiddetine rağmen (Konda araştırmasına göre) "Ne noktada Gezi Parkı'na Gelmeye Karar Verdiniz sorusuna %49,1'i "Polis şiddetini görünce" yanıtını veren, %44,4'ü daha önce herhangi bir protesto, yürüyüş, oturma eylemine katılmamış insanlardan bahsediyoruz. Hükumet, pardon Başbakan, bundan sonra eskisi gibi (her konuda değil elbette) kimseyi dikkate almadan istediği adımları atamayacak.
Üstelik, neticede karşımızda 10 yıldır tek başına hükumette olan, bunun son 5 yılında da diktatörlüğe gidiyor dediğimiz birisi var. 100 yıl önce çok çok önemli olan ama şimdi aşırı yetersiz gelen sandık demokrasisini yeni keşfeden birinden öyle bir anda katılımcı demokrasi aşığı olmasını beklemiyoruz, değil mi? Ama öğrenecek... Bu direniş gibi halk hareketleri, hak arama eylemleri sayesinde öğrenecek. Öğrenmezse ne olur? Ecevit, Baykal, Demirel, Yılmaz, Çiller, Erbakan gibi olur. Bir zamanların bu kudretli politikacılarının seçimlerde düştüğü durumları hatırlıyoruz herhalde?
Ayrıca, (ne kadar işe yarar tartışılır ama) neredeyse artık kimsenin güvenmediği yargı mensuplarına ("kadro" haline gelmemişlere tabii) belki cesaret gelir bundan sonrası için... Evet, karar verirken yazılı yasalar esas alınıyor tabii ki ama toplumun gündelik hayatını bu kadar ilgilendiren konularda yine toplumun düşüncesini dikkate almadan karar vermek kolay olmayacak.
Bu hareketin bundan sonra örgütlü bir şekilde devam edeceğini düşünmüyorum. Daha ilk seferden bu tür bir şey beklemek fazla olabilir. Ancak direnişin şiddetle bastırılması emrini veren ve bu emirleri uygulayarak ölümlere ve yaralanmalara neden olanların tespit edilip görevden alınmasını sağlamak başta olmak üzere dile getirilen 4 talebin takipçisi olmak mümkün. Zaten bu kadar çeşitliliğe sahip bir topluluğun birlikte davranabileceği konular ancak bunlar olabilir gibi görünüyor. Bu taleplerle ilgili yapılacak etkinliklerin sürekli kılınması sonuç alıcı olabilir.
Bunun yanı sıra direnişe katılan, destekleyen veya takip edenlerin, -apolitik veya değil- bundan sonraki siyasal ve sosyal tercihlerinde daha seçici olacağını düşünüyorum. Politik dediklerimizin büyük bir kısmının da politikalarının eski model olduğu ortaya çıktı. Özellikle sol/sosyalist grupların ciddi bir fikri yenilenmeye gitmesinin gerektiği kesin. Bu halleriyle bir çekim alanı olmaktan çok geniş kitlelere seslerini duyurmaya çalışan tebliğciler gibi kaldılar.
Ha, ben evden çıkarken yine baret, deniz gözlüğü ve maske üçlüsünü yanıma aldım, o ayrı... Sağ olsun Vali bey, son bir hafta içinde devlete zaten olan güvensizliğimizi iyice perçinledi.
Hem ne demiştik: "Bu daha başlangıç, mücadele sürüyor!"
0 yorum:
Yorum Gönder