19 Şubat 2012 Pazar

TKP'den TKP'ye Yok mu Merhamet...









(30.12.2006) Ürün Dergisi'nin Sayı 19:




(31.12.2006) TKP


Bunlar şimdi Türkiye Komünist Partisi üzerinde kavga eden her iki grubun Saddam Hüseyin'e dair yazıları.

O dönemde Ürün Dergisi, Saddam Hüseyin için “Amerikan emperyalizmine ve İsrail siyonizmine boyun eğmeyen, bağımsızlık ve özgürlük için oğullarının, torununun ve bizzat kendisinin ölümünü göze alan, Irak, Filistin ve bölge halklarının birliğini savunan Saddam Hüseyin...” derken, TKP de “Irak direnişi, dünyamızın üzerine çöken emperyalist karanlığın içinde insanlığın umutlarını temsil etti. Saddam Hüseyin'in, siyasal geçmişindeki çelişki ve lekeler bir yana, yaşamının son yıllarında bu umudun bir parçası olduğu açıktır” diyordu.

Tarihin en eli kanlı diktatörlerinden birisi olan, Halepçe'de kimyasal silahlarla binlerce Kürdü, Duceyl'de Şiileri öldüren, Türkmenlere, Êzidilere zulmeden Saddam Hüseyin'i, bu iki grup da emperyalizm karşıtlarının umudu diye pazarlamaya kalktılar.

Şimdi, Ürün Dergisi'nin kurduğu TKP'nin yapacağı basın açıklamasına SİP'ten olma TKP'liler katılmak isteyince aralarında arbede çıkmış ve biber gazı sıkma olayı yaşanmış. Bu arbedeyi ayırmak üzere memleketin kendisine en bi' komünist biziz diyen iki grubunun kavgasını ayırmaya devletin polisi geliyor. Üstelik biber gazını sıkan da polis değil! TKP... Hangi TKP diyeceksiniz doğal olarak ama o konuda rivayetler muhtelif. Parti toplantılarında, dost sohbetlerinde, üstün çıkıldığı övünülerek anlatabilecek bu muharebe, kamuoyu önünde demokrat mağduru oynamak için olsa gerek iki grup tarafından da biber gazının diğer grup tarafından kullanıldığının iddia edilmesiyle aktarılıyor.

Oysa her iki grubunda, sık sık kullandıkları yurtseverlik, anti-emperyalizm, bağımsızlık ve benzeri kavramlar adına diktatörleri savunması, Suriye'nin Beşar Esad'ının yanında yer almalarıyla birlikte tutarlı bir şekilde devam ediyor (Malum referandum, sosyalizmin eleştirisi, tarihi TKP'nin dönüşümü gibi daha pek çok konularda da aynı düşünüyorlar aslında ama tek tek yazmaya gerek yok. Az çok biliniyor.)

Bu durumda bu iki grubun aslında birbirlerinden ne farkı var diye sormak lazım. Aslında her iki grubunda soruya vereceği yanıt belli: Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankası'yız...

Can Yücel'in yaşasaydı belki çok küfür ederdi ama ben yine de:

En uzak mesafe ne Afrika'dır,
ne Çin,
ne Hindistan,
ne seyyareler
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan.
En uzak mesafe iki TKP arasındaki mesafedir,
birbirini anlamayan.

demek istiyorum

2 yorum:

Süleyman Üstün dedi ki...

Merhaba,

bu tip konularda tarafların dediğinden çok olaya şahit olan 3. 4. tarafları dinlemek daha mantıklı.

Evrensel gazetesi, Gündem Gazetesi, Habertürk ve Özgür Radyo'nun dördüde olay anında orada bulunan muhabirlerinden aldıkları bilgi doğrultusunda SİP/TKP'nin (çark çekiç) saldırdığı ve biber gazı sıktığını yazdı.

Tüm bu şahitlere rağmen gerçeklerin tersini iddia etmek bir siyasi grubu ne kadar güvenilir kılar?

frida zetkn dedi ki...

merhaba,

uzun yıllar sip ve tkp arasında ki çekişmeyi takip etmiş biri olarak şunları söyleyebilirim; vakti zamanında isim hırsızlığıyla başlayan bu komik infal, yerini gelenek hırsızlığına bırakmıştır. uzun bir süreden beri geleneksiz sip, gelenekçi tkp'ye karşı agresif bir duruşa sahiptir ve fiziksel şiddeti sık sık göstermekte. medyaya bu kez bu kadarı yansımıştır. mustafa suphi'lerin, 15lerin mirasını bugün komünizmle zerre alakası olmayan bir güruh hibe etmiştir. sizin yapmış bulunduğunuz tespit tam da budur, saddam ve esad hakkında ki fikirlerinin aynı olmasının temeldeki sebebi yani...

sadece verdiğiniz örneğe bakarak bunlar birbirinin aynıdır yorumunu yapmak ise imkansız takdir edersiniz ki.

unutmadan, ben igd'li veya ürüncü değilim. ben geleneği bilen biriyim yalnızca.