Uluslararası Ana Dil Günü'nün de devletleştirme çabaları başladığında bu işin bayraktarlığını muhtemelen Kültür Bakanlığı ve Türk Dil Kurumu yapacak. Türk dilinin mükemmelliğinden dem vurulup etraftaki tabelaların yabancı dilleşmesinden duyulan rahatsızlıklar ifade edilecek, devlet büyükleri verdikleri demeçlerde memleketin doğusunda hâlâ Türkçe bilmeyenlerin olduğunu üzülerek belirtecekler. Çeşitli kutlama ve törenlerde Türk dilinin safkanlığı, üstünlüğü ve güzelliği anlatılacak. Hiç şüphesiz Necip Fazıl-Nazım Hikmet dengesi yine korunacak.
Elbette Anadolu’da konuşulan diğer dillerin esamisi dahi okunmayacak. Dil veya anadili dendiğinde hangi devlet büyüğünün aklına bir “medeniyet dili” olan Türkçeden başka bir dil gelebilir ki zaten? Evet, bir takım devlet büyüklerine göre diller ikiye ayrılıyor. Hayır, önden eklemeli veya sondan eklemeli diye değil, medeniyet dili olanlar ve olmayanlar diye.
Hem ne de olsa anayasamızda da belirtildiği üzere:
Madde 3. - Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Madde 42. - Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.
Siz hiç, bir devletin kendi anayasasına aykırı hareket ettiğini gördünüz mü? Aksi yöndeki iddialar yıkıcı, bozguncu ve bölücülerin iddialarıdır.
Aslında gördüğünüz gibi böyle bu maddeler sayesinde kutlama masrafları da 4/5 oranında azalmış oluyor (Küsuratlı yazayım da salladığım anlaşılmasın). Eğer ülkede birden fazla ana dil olduğu kabul edilseydi, her bir dilin kutlamalara dâhil edilmesiyle oluşacak masraflar devletimize fazladan bir yük getirecekti. Güneş Dil Teorisi’nin hayli fantastik olduğunun düşünülerek tarihin tozlu raflarına kaldırılmasının aslında o kadar iyi bir şey olmadığını bu şekilde en azından ekonomik açıdan açıklayabiliriz.
Uluslararası Ana Dil Günü, ana akım medyanın da ilgi alanına girmiyor. Irak savaşıyla birlikte ortaya çıkan “İliştirilmiş Medya” kavramı aslında 80 küsur yıldır Misak-ı Milli sınırları içerisinde var. Dünyanın en büyük iliştirilmiş medyası ABD’den sonra Türkiye’de olsa gerek. İşte tam da bu nedenle, bu gün devletin algı alanı içerisine girmediğinden haliyle ana akım medya da pek yer vermiyor.
Oysa BM’ye bağlı UNESCO ana dil günüyle ilgili bakın neler söylüyor:
Dilsel ve kültürel çeşitlilik, toplumların birliği ve bağlılığını güçlendiren evrensel değerleri temsil eder. Dilsel çeşitliliğin tanınmasının önemi UNESCO’nun Uluslararası Ana Dil Günü ilan etmesini sağlamıştır.
1999’da gerçekleştirilen UNESCO’nun 30. Genel Konferansı’nda, her yıl 21 Şubat’ın Uluslararası Ana Dil Günü olarak kutlanması kararı alınmıştır.
UNESCO’nun bu çabalarının altında yatan gerçek ise şu: Bütün çabalara rağmen yüzyılın sonunda kadar dünyada konuşulan yaklaşık 6000 dil, yok olma tehlikesi altında. Bu 6000 dilin, 15'i ise Anadolu'da...
Yok olan dillere Anadolu'dan örnek verecek olursak:
* Mlahso
* Ubıh Dili
* Kapadokya Yunancası
Ubıh dili 1992 yılında son konuşan Tevfik Esenç'in ölümü, Mlahso dili ise 1998 yılında son konuşan İbrahim Hanna'nın ölümü birlikte yok oldu kabul ediliyor. Kapadokya Yunancası ise mübadeleyle birlikte önce topraklarından söküldü, sonra zaman içinde yok oldu.
Siz de “Bir lisan bir insan, iki lisan iki insan” düsturuyla büyüyen nesildenseniz UNESCO’nun Tehlike Altındaki Diller Atlası’na bir göz atarak Anadolu kaybolan veya kaybolma tehlikesi yaşayan dillerini görebilirsiniz. Artık bu da harekete geçirmiyorsa hiçbir şey geçirmez zaten...
http://www.unesco.org/culture/languages-atlas/en/atlasmap.html
0 yorum:
Yorum Gönder